lar, ışk derdige deva bolmas”.
14
Ama o divane oluşu ile necat buldu.
11
Ahmed Yesevi. Divani-Hikmet. Bakı, Çaşıoğlu, 2004, seh. 30.
12
Yene orada: seh.30
13
Yene orada: seh.27.
14
yene orada:seh.26.
328
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Divanelik, Aşk’tır: “Aşk padşah, aşik fakir”dir.
Kendini padşah sananlar
aşik olamazlar. Aşk adını yere salsan yer götürmez, defter alıp yazıya alsan,
cevher onu yazıb bitireme:
“Işk yadını yirge salsam, yer kötermes, defter kılsam, ta tiring sin bitip bolmas,
Haknı bilgen big ü xan u xalknı bilmes, Ol bendemni öz yolumda düta kıldım”-
-
Demek ki, kendini bilen, bey-xan, halk ayrısı yapmaz.
Aşik olan mal ve pula haris olmaz, mal ve pul harislerinin başı yol üstünde
toprak olur:“Mal u pulu perva kılmas aşık kişi, Yol üstide tofrak bolup eziz
başı” (30).
IX. Tutum: Yesevi’de Divanelik Aşk Derdinin Dermanıdır: Divanelik
kamil insan olamağa yetme faziletidir: sufizmde “insan-i kamil bakışlarına ait
bütün yöntemlerin son ucu buna bağlıdır. Bu anlamda, divanelikyalnız aşikle-
re mahsustur: Yesevi’de dünya divanelik aşkının esiridir.
Böylece, aşk, divaneliktir. Divane olmayan kes aşktan dem vura bilmez.
Aşik olanın “bağrıng içre koz kanı” gerek. Yesevi tasavvufunda divanelik dün-
ya makamı değil-aşk makamıdır:
Divanelik-yalnız gerçek aşiklere mahsustur:
Işk devasın manga kılma, yalğan aşık, Aşık bolsang bağrıng içre köz kanı yok.
Muhabbetni şövki birle can birimese, Zayı kiçer ömri annı, yalğanı yok (31)
Bana aşk devası kılma; yalancı aşik, aşk devasın bana söyleme.Sen dediğin
gerçek aşik değil: aşik bulsan, onun kanında onun bağrının içinde köz kanı
yoktur: gerçek aşikin bağrında köz kanı gerek olsun. Ve Her kes Mehebbetin
şövki ile can vermese, onun ömrü zay olar, boşa gider.Bes gerçek aşık nasıl
olmalı?
Işk bağını mihnet dartıp kögertmeseng, Xarlık dartıp şom nefsingni öldürtmeseng,
Allah diben içke nurnı toldurmasang, Vallah, billah, sinde ışknı nişanı yok
Hak zikrini meğz-i candan çıkarmasang, Üç yüz altmış tamurlarıng tibretmeseng,
Tört yüz kırk tört süngerlering kül kılmasang, Yalğançıdır, Hakka aşık bolğanı yok.
Aşk derdini biderlere demek olmaz, aşk gevherin her namerde satmak ol-
maz:
Işk derdini biderdlerge aytıp bolmas, Bu yollarnı akbesi köp, ötüp bolmas,
Işk gövherin her namerdge satıp bolmas, Bixeberler ışk kadrını bilgeni yok.
Işka tüştüng, otka tüştüng, köyüp öldüng, Pervane dik candın kiçip ahker boldung,
Derdge toldung, ğemge toldung, Tilbe boldung, Işk derdini sorsang, hergiz dermanı
yok.
15
15
Ahmed Yesevi, Divani-Hikmet Bakı, Çaşıoğlu, 2004:29.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
329
Aşik cananına can vermese, aşik olmaz: aşk ehlinden beyan sorma, derd
iste. Aşk derdine derman sorma; aşik bolsan zahidlerden nişan sorma.Bu yol-
larda aşik ölse, tavanı yok. Aşksızların canı olmaz, imanı olmaz. Ona göre de,
zahid bulma, abid bulma, aşik bul:Zahid bolma, abid bolma, aşık bolğıl,
Mihnet tartıp ışk yoluda sadık bolğıl, Nefsni tifip dergahığa layık bolğıl,
Işksızlarnı hem canı yok, imanı yok
16
-- Her kes aşk divanesi olmasa, onun
ömrü zay olar.Divanelik vahdet tutumuna kovuşmaktır; kemala dolmakdır.
Sonuç
Divane Ahmed Yesevi aşkı özüne esir eyleyip. Dünya hevesleri teslim olur
ona. Dünya onda kayıp olur; o,aşk mekanında. Aşk mekanı dünyadan çok çok
büyük ve geniştir. Aşikler ona göre kendi halinde olmurlar.
Tasavvuf özü dergahtır—aşk dergahı. Aşk da dergahtır—divanelik derga-
hıdır. Tasavvuf dergahı divanelik mekanıdır ve Ahmet Yesevi taliminde diva-
nelik hikmetleri-makamları hakikata kovuşmak ilmidir.
Ahmed Yesevi muhabbet camı ile divanelik meyi-şerbetleri içmeden ser-
mest olmuştur. Divanelik, mecnunluk özü onu bulmuştur; çünkü mecnun-
luk—divanelik üçün ondan eminli ve üstün aşik bulamamıştır.Onun Hikmet
deryasında mahsusu divanelik obrazları vardır:aşk, vacd, şövk,zevk, suret,
cemal, hayret, vüsal, vuslat, aşik, Bu obrazlar hepsi aşk dergahında mekan
tapıplar. Hepsi de vahdet boyutlarıdır.
Divanelik Ahmed Yesevi hikmetinde marifet behiştidir.
Divanelik hakikat deryasına dalmaktır. Hakikat deryasında vahdete kovuş-
maktır.
Dünya makamları aşkın miyarları üzerinde nizamlanıp.
Divanelikevrenselliyin Türk-Islam miracı—ucalıklarıdır.
Kemala dolmanın ilk makamı da aşktır, son makamı da.
Bu, kamilinsanla akıl-aşk-anlam-vuslat-vahdet bağlantılarıdır.
Ve Yesevi’de divanelik kendini bulma hikmetidir.
Divanelik vahdet tutumuna kovuşmaktır.
Yesevi divaneliği Türk-Islam evrensel tutumlarının üst katıdır.
Ahmed Yesevi’nin tasavvuf deryasında divanelik insanı sevmek, Allah’a
bağlanmak hakikatıdır. Onun bütün kelamları bu hikmetleri aşılamak yönte-
mi üstündedir.
16
Ahmed Yesevi, Divani-Hikmet. Bakı,Çaşıoğlu, 2004, seh. 30.
330
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Ve Ahmed Yesevi tasavvufundadivanelik hakikata irişmek nüzulüdür: Her
şey ona Allah’ın inayeti, lütfü, hikmeti olarak verilib.
Ve divanelik kemala dolmanın son makamıdır. Kemal ondan sonra susur.
Divane Yesevi aşkı özüne esir eyleyip. Dünya hevesleri ona teslim olup. Ve
Dünya onun divanelik aşkının esiridir. Divanelik Yesevinin düşünce ve ilha-
mında makama çatma, aşka kovuşma, hakikatta olma hikmeridir.
Tasavvuf dergahı, divanelerin mekanıdır.Aşikler onda makam tapıplar ve
bütün alemet ve nişanları ile divanelik, ebedi sevgi, aşk cenneti demektir.
Ahmed Yesevi gibi aşikler aşk mekanındamakam tutuplar.
Kaynakça
Ahmed Y
əsəvi ,2004; “Divani-hikmet”. Bakı, Çaşıoğlu.
OCAK, Ahmet Yaşar, 1998;Anadolu Sufiliğinde Ahmed-i Yesevi ve Yesevilik, Yesevilik Bilgisi, An-
kara Ahmet Yesevi Vakfı Yayınları, s.328-330.
BILGIN, Azmi, Fuad Köprülü ve Tekke Edebiyatı.Ilmi Araştırmalar 4, Istanbul, 1996.
C
ƏFƏROV, Nizami. Ön söz.
Əhməd Yəsəvi, Divani-Hikmət, Bakı, 2004, Səh.3-5.
Divan-i Hikmet. Original Metin.
Divan-ı Hikmet Türkiye Türkçesi Metinler.
EZIMLI, Ebülfez.”Karakoyunlu Hükümdarı Şair Cihanşah Hakiki’nin Gazellerinde Ilahi Aş-
kın Kelamullah Hatları. III. Uluslararası Ahlat-Avrasya Bilim, Kültür ve Sanat Sempozyumları
Bildirileri. Bitlis Eren Üniversitesi Yayınları, No:6. Ankara,2015, seh.344
Hezret Emir Eli ibn Ebutalib. Nehcül-Belağe.Bakı, “Sabah” Neşriyyatı, 1993.
KÖPRÜLÜ, Fuad.Türk Edebiyatında Ilk Mutasavvıflar.Istanbul, 2013
KÖPRÜLÜ,Fuad.”Hoca Ahmed Yesevi, Çağatay ve Osmanlı Edebiyatlan Üzerindeki Tesiri”
(Bilgi Mecmuası, I, [Istanbul, 1914.
Kur’an-i Kerim.
Kur’an-i Kerim ve Izahlı Meal. Ahmed Davudoğlu. Tekin Yayınları, Çile Yayınevi, Istanbul.
Mahmudov Malik, VII-XII Esrlerde erebce Yazmış Azerbaycan Şair ve Edibleri. Bakı, 1983
M. Es’ad Coşan Rh.A Ahmed-i Yesevî Hazretlerihttp://cilehane.com/yazilar/ahmediyesevi.
html
http://www.ilimrehberi.net/genel/biyografi-rehberi/816-hoca-ahmet-yesevi-hayat-ve-eser-
leri.html
http://www.turkedebiyati.org/fakrname-ve-ozellikleri/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmed_Yesevi
http://www.turkedebiyati.org/fakrname-ve-ozellikleri/
http://tasavvuf.sufiler.googlepages.com
http://tasavvuf.sufiler.googlepages.com
ttp://ilminfazileti.blogcu.com/hoca-ahmet-yesev-hazretleri-k-s/19831314) (12 Ağustos
2016; saat:10:35).
‘Sosyolojik’ Okuma Yaklaşımıyla
Hoca Ahmed Yesevi
Ejder OKUMUŞ
*
GİRİŞ
Bu çalışma, Pîr-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî’nin (1093-1166), içinden
çıkıp yetiştiği toplumda ve o toplumu aşarak bütün Türk coğrafyalarında
etkili olmasının sosyolojik boyutlarını anlama ve anlamlandırmayı amaçla-
maktadır. Bilinmektedir ki, lider Türk mutasavvıfları, Anadolu’da ve diğer
Islam topraklarında insanlar üzerinde dinî ve kültürel açıdan oldukça etki-
li olmuşlardır. Onların fikir dünyaları, ilişki biçimleri, anlayışları ve iletişim
yaklaşımları, toplumsal dayanışmanın tesisine yol açmıştır.
1
Hâce-i Türkistan
Hoca Ahmed Yesevi, özgün kimliği ve yaklaşımıyla bu tip lider tasavvuf aktör-
lerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hikmetlerine, “Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip / Talep eden-
lere inci, cevher saçtım ben işte”
2
diyerek besmeleyle başlayan Hoca Ahmed
Yesevi, aklı ve felsefesiyle Türkleri, Müslümanları ve bütün dünyayı etkile-
yen Islam medeniyet düşünürü Fârâbî (872-950?) ile aynı topraklarda doğup
yetişmiş ve adeta Fârâbî’yi tamamlarcasına tasavvufi yönüyle benzer şekilde
Türkleri, Müslümanları ve bütün dünyayı etkileyebilmiş bir gönül insanıdır.
Islam tasavvuf geleneğinin ana damarlarından birinin kurucu aktörü olan Hoca
Ahmed Yesevi’nin düşüncelerinde, toplumla iletişim kurma yönteminde ve
dini topluma öğretme tarzında bir tür ‘sosyolojik’ okuma/düşünme
3
yaklaşımı
gözlemlenebilir. Bu okuma tarzı ile Yesevî, toplumu iyi gözlemlemiş, anlamış,
onunla iyi iletişim kurmuş, mesajını ona ulaştırabilecek kanal ve araçları iyi
*
Prof. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, ejder.okumus@gmail.com
1
Bkz. Ömer Lütfi Barkan, “Osmanlı Imparatorluğunda Bir Iskan ve Kolonizasyon Metodu Ola-
rak Vakıflar ve Temlikler: Istila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zâviyeler”, Vakıflar
Dergisi, Sayı: 2, 1942, ss. 279-304
2
Hoca Ahmed Yesevî, Dîvân-ı Hikmet, Haz. Hayati Bice, TDVY., Ankara 2008 (http://www.
divanihikmet.net/hikmet1.html#header, 08.08.2016)
3
Bkz. Ejder Okumuş, Dinin Toplumsal İnşası, Akçağ Yay., Ankara 2015, ss. 21-27
332
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
tespit edebilmiştir. Bu sosyolojik bakış, Divan-ı Hikmet adlı eserinde yer yer
görülse de asıl onun toplumla kurduğu ilişki biçiminde kendini göstermek-
te, tezahür ettirmektedir. Onun Türkistan’da Türk toplumuna Islam’ı sunma,
öğretme, anlatma tarzında söz konusu bakışı veya yaklaşımı görmek müm-
kündür. Sözlü kültürün hakim olduğu Türk toplumuna Islam’ı basitleştirip
anlaşılır kılarak ve hoşgörü anlayışı içinde öğretme çabası dikkati çekmektedir.
Bir gönül insanı olarak Yesevi’nin çağını aşıp bugünlere mesajını ulaştırabil-
mesinde de aslında onun bu sosyolojik okuma yaklaşımının önemli bir etkisi
vardır. Bu çalışma, Hoca Ahmet Yesevi’de sosyolojik okuma yaklaşımını anla-
mayı ve bu yaklaşımın anlaşılmasına katkıda bulunarak Yesevi’nin sosyal olay
ve olgulara bakış tarzını dikkatlere sunmayı amaçlamaktadır.
Hoca Ahmet Yesevî’nin Divan-ı Hikmet’te, toplumsal konulara “sosyolojik”
bir bakış açısıyla yaklaştığının işaretlerini bulmak mümkündür. Bundan da
önemlisi, Islam’ı Türklere sunma tarzında görülen “sosyolojik” yaklaşımdır.
Yesevî, Islam’ı Türklerin anlayışına, kültürüne, toplumsal durumuna uygun
bir biçimde sunmanın dikkat çekici bir örneğini vermiştir.
Araştırmacının daha önce yaptığı bazı çalışmalar, “sosyolojik okuma” kap-
samına girebilecek niteliktedir. Yazarın örneğin “Ibn Haldun ve Osmanlı’da
Çöküş Tartışmaları”,
4
“Mevlana`da Sosyolojik Okuma”,
5
“Evliya Çelebi Kü-
tahya’da”,
6
“Marifetname’de Beden”,
7
“Osmanlı’nın Gözüyle Ibn Haldun”,
8
“Ibn Haldun’da Kur’an’ı ‘Sosyolojik’ Okuma”,
9
“Evliya Çelebi’nin Seyahat-
name’sinde “Sosyoloji”nin Işaretleri”,
10
“Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde
Diyarbakır”,
11
“Evliya Çelebi’nin Gözüyle-Gezdi, Gördü, Yazdı”
12
gibi çalış-
4
Ejder Okumuş, “Ibn Haldun ve Osmanlı’da Çöküş Tartışmaları”, Divan, Sayı: 6: 1, 1999, ss.
183-209
5
Ejder Okumuş, “Mevlana`da Sosyolojik Okuma”, KHukA Kamu Hukuku Arşivi, 9: 2, ss. 63-70
6
Ejder Okumuş, “Evliya Çelebi Kütahya’da”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
Sayı: XXVI, 2007, ss. 83-120
7
Ejder Okumuş, “Marifetname’de Beden”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi (Elektronik
dergi), VIII: 1, 2008, ss. 9-43
8
Ejder Okumuş, Osmanlı’nın Gözüyle İbn Haldun, 2. bs., Iz Yay., Istanbul 2009.
9
Ejder Okumuş, “Ibn Haldun’da Kur’an’ı ‘Sosyolojik’ Okuma”, Diyanet İlmi Dergi (Kur’an’ın
Nüzûlünün 1400. Yılı Anısına Kur’an Özel Sayısı), 2010, ss. 331-336.
10
Ejder Okumuş, “Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde “Sosyoloji”nin Işaretleri”. Doğumunun
400. Yılında Uluslararası Evliya Çelebi Sempozyumu, Kütahya Valiliği, Kütahya, 23-26 Mart 2011
11
Ejder Okumuş, “Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde Diyarbakır”, e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar
Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633, Sayı: VII, 2012, ss. 14-51
12
Ejder Okumuş, Evliya Çelebi’nin Gözüyle-Gezdi, Gördü, Yazdı, Lotus Yay., Ankara 2012
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
333
maları, Batılı sosyoloji paradigmasını esas almak yerine evrensel sosyoloji pa-
radigmasını esas alarak 19. yüzyıldan çok daha önceleri başlayan bir “sosyo-
loji” serüveninin olduğu gerçeğini işaretlemektedir. Hoca Ahmet Yesevî’nin
nesilleri aşacak boyutlarda insanlar üzerindeki etkilerinin sosyolojisine dair
bu çalışma, adı geçen çalışmalar gibi “sosyolojik okuma” ve “sosyoloji öncesi
sosyolojiler” kapsamında bir çalışma olarak değerlendirilebilir.
1. İslam’ı Kolay/Basit Anlatma İlkesi
Kazakistan’da ve diğer Türk toplumlarında Islam’ın anlaşılması ve yaşan-
masında rehberlik etmiş olan Türkistan piri Ahmed Yesevî, Türkistan insanı-
na, Türklere, Anadolu coğrafyasına sözlü kültürü dikkate alarak, toplumsal
bağlamdan hareketle Islam’ı kolay ve anlaşılır bir dille sunmuştur. Divan-ı
Hikmet’e bir bütün olarak bakıldığında bu açık bir biçimde görülebilir.
Arapça ve Farsça bilen Ahmet Yesevi, Arapçanın bilim dili olarak genel
kabul gördüğü bir zaman diliminde, insanlara Islam’ı anlatabilmek için ken-
di toplumunun dili olan Türkçeyi tercih etmiştir. Bu tercih, onun doğrudan
Kur’an’dan ve Hz. Muhammed’in sözlerinden damıtarak oluşturduğu din
anlayışının, Türklerin kültürel ve toplumsal bağlamını dikkate alarak birinci
derecede belirleyici olmasını sağlamıştır. Ahmet Yesevi, Türklerin Islam’ı an-
lamalarında istikamet veren yol haritasını çizmiştir. Ahmet Yesevi, Türklerin
Islam’la bağlarını anlama açısından bir kilit isimdir. Onun görüş ve düşün-
celeri, farklılıkların zenginlik olabilmesinin olmazsa olmaz şartı olan “temel
ortak payda”nın yeniden tespitinde bize ışık tutar.
13
Türklerin Islamlaşmasında ve Türkler arasında tasavvufî düşüncenin neşv
ü nemâ bulmasında önemli roller oynayan çok sayıda sûfî bulunmasına rağ-
men Ahmed Yesevî kadar Türk dünyasında ilgi uyandıran, kitleleri sürükle-
yen ve kendisinden sonra tesir halkasını bu denli devam ettiren başka bir isim
belki de yoktur.
14
Bunun böyle olmasında da muhtemelen Ahmed Yesevî’nin
Türklere Islam’ı basitleştirerek sunmasının etkisi büyüktür.
Yesevî, Türklere Islam’ı Türkçe ile basitleştirerek ve kolaylaştırarak anlat-
mayı tercih etmesini şöyle dile getirir:
13
Hasan Onat, “Ahmet Yesevi’nin Din Anlayışı ve Bektaşilikteki Bazı Yansımaları”, http://
www.hasanonat.net/index.php/89-ahmet-yesevi-nin-din-anlay-s-ve-bektasilikteki-baz-yans-
malar, 08.08.2016
14
Kadir Özköse, “Ahmed Yesevî ve Dîvân-ı Hikmet”, Tasavvuf, 7/16, 2006, ss.293-312
334
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Hoş görmemekte alimler sizin dediğiniz Türkçe’yi
Ariflerden işitsen açar gönül ülkesini
Ayet hadis anlamı Türkçe olsa uygundur,
Anlamına yetenler yere koyar börkünü...
Kadı, müftü, mollalar şeriatın yolunu
Arif aşık almıştır tarikatın arkını
Amel işleyen alimler dinimizin çırağı,
Burak biner mahşerde eğri koyar börkünü...
Amel eylese alimler dini ve ayın aydınlığı
Görse olur onların görklü yüzünün rengi...
Amel işlemeyip “zâhir” ilmini bilmeyip kalanlar,
Arkasına yükler kırk eşeğin yükünü...
Hocayım deyip laf vurma bu dünya dayanıksız
Biliyorum diye söylemesin gönüldeki çirkini
Yol göstericidir Hoca Ahmed marifetin gülistanı
Sözler sözü gerçek açar gönül ülkesini...
Miskin, zayıf Hoca Ahmed yedi ceddine rahmet,
Farsça dilini bilerek güzel söylemekte Türkçe’yi...
15
2. Toplumla İletişimde Yumuşaklık
Yesevî’nin Islam’ı sevdirmesinde en önemli noktalardan biri, toplumsal
bir varlık olarak insanın hoşgörüyü, merhameti, yumuşaklığı sevmesinden
hareketle insanlara yumuşak sözle, güzel öğütle yaklaşmaktır. Hoca Ahmed
Yesevî, gerçekten de bu ilkeyle hareket etmiş ve toplumun zihniyet dünyası-
na, kalbine ve sosyolojisine bu yaklaşımıyla nüfuz etmiştir. Nitekim şu dize-
lerde bu ilkeyle yaklaşımını görmek mümkündür:
Sünnet imiş, kâfir de olsa, verme zarar
Gönlü katı, gönül incitenden Allah şikayetçi;
Allah şahid, öyle kula “Siccîn” hazır
Bilgelerden işitip bu sözü söyledim ben işte.
16
15
Dîvân-ı Hikmet, 71. Hikmet
16
Hoca Ahmed Yesevî, Dîvân-ı Hikmet, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 2001
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
335
Şu dizeleri de hoşgörüyü anlatır:
On sekiz bin âleme server olan Muhammed;
Otuz üç bin ashâba rehber olan Muhammed.
Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed;
Asi, câfi ümmete şefaatlı Muhammed.
Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed;
Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed.
Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed;
Muhtaç düşse herkese, kifayetli Muhammed.
…
Duaları müstecap, icabetli Muhammed;
Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed.
3. Toplum Adamı Olmak
Hoca Ahmed Yesevî, mesajları ve ilişki biçimiyle bir toplum adamı olarak
karşımıza çıkar. Ahmed Yesevî’nin yaşadığı dönemin zorlukları anlaşılırsa bu
hususun önemi daha iyi anlaşılabilir. Onun yaşadığı dönem ve coğrafyada
Türk hanedanları arasında taht mücadeleleri, kargaşalar ve siyasal istikrar-
sızlıklar söz konusuydu. Işte böylesi bir atmosferde Ahmed Yesevî, toplum
adamı olarak görülmekte; Türkler arasında birliğin, dirliğin, huzurun sağ-
lanmasına çalışan bir aktör olarak varlık göstermeye çalışmaktadır. Nitekim
Divan-ı Hikmet’teki 1. Hikmette geçen şu dizeler bu bağlamda okunabilir:
Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip
Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,
Garip, yetim, fakirlerin gönlünû okşayıp
Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol
Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol
Mahşer günü dergahına yakın ol
Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.
336
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Garip, fakir, yetimleri Rasul sordu
O gece Mirac’a çıkıp Hakk cemalini gördü
Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu
Gariplerin izini arayıp indim ben işte.
Ümmet olsan, gariplere uyar ol
Ayet ve hadisi her kim dese, duyar ol
Rızk, nasip her ne verse, tok gözlü ol
Tok gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte.
Medine’ye Ras
ű
l varıp oldu garip
Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili
Cefa çekip Yaradan’a oldu yakın
Garip olup menzillerden geçtim ben işte.
Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla
Mustafa gibi ili gezip yetim ara
Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir
Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte.
Horasan Erenlerinin Hocası Hoca Ahmed Yesevî, bu dizelerinde toplumun
yoksullarına, mazlumlarına, darda kalmışlarına sahip çıkılması gerektiğini
vurgulamaktadır.
Yesevî için toplumda ihtiyaç sahiplerine dağıtmak, cömert olmak oldukça
önemlidir:
Hayır ve cömerdlik eyleyenler, yetim gönlünü alanlar,
“Çehar-yârları yoldaşı, Kevser dudağında gördüm.
Âmil olan âlimler, yola giren âsiler,
Öyle âlim yerini Dâru’s-selamda gördüm.
Kadı olan âlimler, para-rüşvet yiyenler,
Öyle kadı yerini sakar ateşinde gördüm.
Müftü olan âlimler, haksız fetva verenler,
Öyle müftü yerini Sırat köprüsünde gördüm.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
337
Zâlim olup zulmeden, yetim gönlünü ağrıtan,
Kara yüzlü mahşerde, kolunu arkada gördüm.
17
Insanlarla ilgilenmek Yesevî için oldukça önemlidir:
Kul olsan, ben-benliği sakın bırak
Seherlerde canını incitip dinmeden çalış
Yoldan sapan günahkarları yola yönelt
Bir nazarda gönüllerini safâ eyledim.
4. Toplumda Âlimin Önemi
Hoca Ahmed’in Dîvân-ı Hikmet’te ele aldığı ve üzerinde önemle durduğu
konulardan biri de, toplumda ilmin önemi ile âlimin önemi, pozisyonu ve
kimliğidir. Birçok hikmetin konusu ilim, bilgi ve âlimdir. Bu konu, aslında
bilgi sosyolojisi ve aydın/âlim/ulemâ sosyolojisi çerçevesinde ele alındığında,
dikkate değer boyutlara sahip olduğu anlaşılacaktır. 171. Hikmette şöyle der:
Alimi tut izzet, eyle ikram,
Alimi Kur’an içre öğer, dostlar.
Alimler açar cümle müşkülatı,
Cahiller cehlini kim döker, dostlar.
Doğru-yanlış beyanını alim bilir,
Helal-haram farkını avam nereden bilir?!
Alimlerden avamiler çok fayda olur,
Bu dünyada iyi adını edinir, dostlar.
Cahil avam alim sözünü hiç dinlemez,
Değme cahil özünü hiç anlamaz.
Alimi Allah avama denk eylemez,
Her alim yüz bin avama yeter, dostlar.
Olmasa alim avam neye yarar,
Kılmaz idi yer ve gök, alem bakar.
Kılmışı için alim günah görür,
Gök tarafına aşmaz yerde durur, dostlar.
17
Dîvân-ı Hikmet, 53. Hikmet
338
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Din ve dünya alim ile olur hasıl,
İbadet kılsa kabul, Hakk’a vasıl.
İtikad kıl, gerek olsa temiz nesil,
Gerçek aşık bir söze baş eğer, dostlar.
Avam tendir alimdir tende can gibi,
Şah Hüseyn olsa alim gerek hem gibi,
İns ve cinde alim melek, cahil iblis gibi,
Tutmayın karışık, zinhar inkar, dostlar.
Alimleri hor görmek değildir reva,
Hor görmez o hem yine yer-gök, heva.
Nice ki fakir, miskin o bi-neva,
Alimi hor görmeyin asla, dostlar.
Alimi hor görse o küfr ve nifak,
Nass hadis var ins ve cin ittifak ile,
Alimi seven mü’min yüzü apak,
Sorgusu yok günahından inkar, dostlar.
Hoca Ahmed’e ilham verdi söylesin diye,
Her alimin değerini bilsin diye,
Her kim bilse, bunu amel kılsın diye,
Alim izzetin kılan cennet girer, dostlar.
18
Hikmetlerinde ideal insan tiplerinden çokça bahseden Hoca, bu dizelerde
âlimin cahil ve avam karşısında ne kadar önemli ve değerli olduğuna, toplu-
mun âlim şahsiyetlere ne kadar iyi yaklaşması gerektiğine, âlim insanın top-
lumda rehber olduğuna işaret etmektedir.
Yesevî, sahte âlim ve şeylere karşı da uyarıda bulunmaktadır:
Ahir zaman şeyhlerinden söz edeyim,
İman-İslam bilmeden şeyhlik kılar imiş,
İlim öğrenmez, amel eylemez, ma’na anlamaz,
Ahiretde kara yüzlü olur imiş.
18
Dîvân-ı Hikmet, 2008
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
339
Şeyhim diye mihrab içre otururlar
Halka içre halka zahmet yetirirler
Hay u Hu deyip sermestliğin bildirirler
Öyle cahil nasıl şeyhlik kılar imiş.
Böyle şeyhin kıyametde yüzü kara,
Nâdânlıkda şeyhlik eyler, işi riya,
Mahşer günü rezil olur, gözü âma
Evvel-ahir delâlette olur imiş.
Şeyh olmağa cem’ül-cem en alt makam,
Hazır olub, uyanık olsan daima,
Pir hizmetini nice yıllar etse tamam,
Yok ise, dâl u muzill olur imiş.
Cahil şeyhler kulak, kuyruksuz eşek olur,
Himmetleri dünya malını yığar olur,
Cemaati yoldan azdırıp gider olur,
Öyle şeyhler hayvanattan beter imiş.
Özlerini halklar ara tutsa ulu,
Batınları içre yoktur zerre füru,
Ben yüceyim deyip yürüyenlerin yeri tamu
Cehennem içre acı azab çeker imiş.
Ayıbını dese, öfkelenip çıkışırlar,
Kendini bilmeden yanlış işe yürürler
Kara yüzlü mahşer günü duruşurlar
Nedâmette başı donup yürür imiş.
Ey mü’minler, işte o şeyhin beyanını,
Ben söyleyim, güzel dinleyin âyânını,
Kıyametde yüklenir mürid günahını,
Sırat üzre titreyip-sallanıp durur imiş.
Böyle şeyhin aklına deyin ahmak,
Körlükle şeyhlik eylermiş mutlak.
Batın içre ona değer daim tokmak,
Kıyamette hasret kılıp yürür imiş.
340
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Gerçek şeyh olsa, dünya malını sevmez, bilin,
Vücudu girse, cehennem içre yanmaz, bilin,
“Allah” deyip geceleri uyumaz, bilin,
Yüzünü görsen, dolunay gibi olur imiş.
Elini tutsan dünya değeri gönülden gider,
Halkasında ben-benlik cümle gider,
Nazar eylese, iki alem işin biter,
Öyle mürşid lâ-mekânda yürür imiş.
Şeyhlik adını ona eylemektir vebal.
Can verirken imanına korku ve zeval.
Ahirette ona o her dem azab,
Rahman Melikim, böyle kuldan bizâr imiş.
Adem isen, doğru yolda yürüye gör,
Peygamberin kılmışların kıla gör,
Can u dilde tabiatın diye gör,
Bu yolu yürüyen maksuduna yeter imiş.
Kul Hoca Ahmed, eğer olsa aklın selim,
Kuru ateşe tekke kılmak büyük intikam.
Tevbe kılsan, eğer kabul eyler Rahim,
Tevbe eylesen, Huda rahmet eyler imiş.
Bu dizeler açıkça göstermektedir ki, Yesevî, samimi, dürüst, gerçek âli-
min toplumda büyük adam olarak rehber olduğunu, topluma yön veren kişi
olduğunu; sahte âlim ve şeyhin, sahnelik, gösterişçi, ihlassız, samimiyetsiz,
âlim veya şeyh görünümündeki sahte bilginin veya rehberin, toplum için ne
kadar zararlı ve tehlikeli olduğunu söylemektedir. Câhil şeyhlerin toplumu
aldatacağını, mal mülk peşinden koşacağını, kendi peşinden götürdüğü ce-
maati, azdıracağını, yoldan çıkaracağını belirtmektedir. Nitekim şu dizeleri
bunu ifade etmektedir:
Cahil şeyhler kulak, kuyruksuz eşek olur,
Himmetleri dünya malını yığar olur,
Cemaati yoldan azdırıp gider olur,
Öyle şeyhler hayvanattan beter imiş.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
341
Bu dizeler, ilginçtir ki yaklaşık 8-9 asır önceden bugünün bazı din istismar-
cısı lider ve gruplarının din üzerinden toplumu aldatma girişimlerini, toplu-
ma zarar vermelerini, küresel neo emperyalistlerle işbirliği yaparak özelde
kendi toplumlarına ve genelde Müslümanlara ihanet etmelerini haber verir
gibidir. Son zamanlarda Türkiye’de yaşanan Paralel Yapı vakası ve bu yapının
darbe ve iç savaş girişimi bu noktada örnek olarak getirilebilir.
Büyük adam sosyolojisi açısından anlaşılmaktadır ki, Yesevî, âlim kişilere
toplum içinde önemli fonksiyonlar atfetmektedir.
Yesevî’nin âlim sosyolojisinde âlimin kimliği şöyle ortaya konulur:
“Fe’l-ya’lemûn el-‘âlimûn”u okur âlim
Anlamını bilmeden onun olur zalim
Anlamını anlayanların giysisi aba
Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma
Alim odur hişt yastanıp tahsil eylese
Gece gündüz Rabbine ağlasa
“Fe’l yedhakü” ayetini tefsir eylese
Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma
“Ve’l-yebkü kesiran” diye Allah söyledi
Anlamını anlayan alim dinmeden ağladı
Ağlaya ağlaya gözleri kör oldu
Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma
Alim odur şeriatta sefer eylese
Tarikatın pazarına yerini koysa
Muhabbetin deryasıdan inci alsa
Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma
Alimim diye kitap okur anlamını bilmez
Çoğu ayetin anlamını asla bilmez
Büyüklenme, ben-benliği dini tutmaz
Alim değil cahildir dostlarıma
342
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Büyüklenme şeytana neler eyledi
Büyüklendiğinden lanet tavkı ona saldı
Melekler görüp orada secde eyledi
Secde eyleyip amin oldu dostlarıma
İlim iki inci beden ve cana rehberdir
Can alimi Hazretine yakındır
Muhabbetin şarabından içer
Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma
Beden alimi zalimlere benzermiş
Beraetin ayetinde çünkü buyurmuş
Cehennem içinde dinmeden devamlı yanarmış
Zakkum zehri içip devamlı dostlarıma
Kul Hoca Ahmed alimlerin hizmetini eyle
Alimler sözünü işitip amel eyle
Amel eyleyip Hakk yolunda canını ver
Amelsizler cemâl görmez dostlarıma.
19
Amel işlemeyen alim ilmini çiğneyip yürür
Ölüp varsa dar kabirde canı yanar
Allah, Rasul, dinin ne deyip korkuya düşer
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Münker Nekir Rabbin kim ?” diye sorunca
Zahir ilminden bir noktası kar eylemeyince
Vah yazık amelsizler nasıl yapacak
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Allah diyen şeker ve bal hazırladı.
Ahirette Allah ile sevda eyledi
Amel işleyen gerçek alimi bilge kıldı.
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
19
Dîvân-ı Hikmet, 83. Hikmet
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
343
Bilgin kandil, halin fitil, yağı göz yaşım
Ne kadar söylesem nasib almaz taş gönülün
Yol üstünde toprak olsun aziz başın
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Essiz alim amel işlemeyip yolda kalır
Okuyup okumadan dünya malını ele alır.
Ben-benlikten essiz ömrünü harcar
Can ve günülde Hayy zikrini deyin dostlar
Zahiri bozup batını düzelten âlim olsan
Mahşer günü elinden tuta tanla varsan
Vah yazıklar pişmanım deyip yolda kalsan
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Alim odur namaz kılıp ibadet etse
Hakk’dan korkup ahiretin tasasını çekse
Kur’an okuyup Hakk’dan korkup ağlayıp inlese
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Öyle alimin iki gözü yaşlı olur
Seherlerde erken kalkıp ağlar
Hakk yolunda tutuşup yanıp biryan olur
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Horluk çek kafır nefsinin başı donsun
Daima, sürekli bu dünyadan ağlayıp geçsin
Toprak ol herkes seni basıp geçsin
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar.
20
Âlim kişilerin ilmiyle amel etmesi, sözüyle özünün bir olması, Yesevî’nin
âlim sosyolojisinde önemlidir:
Kadı, müftü, mollalar şeriatın yolunu
Arif aşık almıştır tarikatın arkını
Amel işleyen alimler dinimizin çırağı,
Burak biner mahşerde eğri koyar börkünü...
20
Dîvân-ı Hikmet, 79. Hikmet
344
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Amel eylese alimler dini ve ayın aydınlığı
Görse olur onların görklü yüzünün rengi...
Amel işlemeyip “zâhir” ilmini bilmeyip kalanlar,
Arkasına yükler kırk eşeğin yükünü...
Hocayım deyip laf vurma bu dünya dayanıksız
Biliyorum diye söylemesin gönüldeki çirkini
Yol göstericidir Hoca Ahmed marifetin gülistanı
Sözler sözü gerçek açar gönül ülkesini...
21
Hoca Ahmed’e göre ilim oldukça önemlidir:
İlimsiz adem şeyhlik kılsa, revaç bulmaz,
Nazik yoldur, ilimsiz asla bilse olmaz.
Ey dostlarım, şeyh olmak kolay değil,
Rehber diye şer’i yolda yürün, dostlar.
(…)
Erkek ve kadına, oğul-kıza ilim farz dedi,
“Taleb ül-ilmi farizatun” deyip Rasul söyledi,
“Ma yecüzu bihis-salat” ilim zaruri,
Diri varsınız, ta ölüne dek okuyun, dostlar.
Molla olup, mâna okuyup, kitab dese,
Yolu bulup, yaman yoldan rasta dönse,
Pir eteğini muhkem tutup hizmet etse,
Taatlı kul olsa hüsrana uğramaz, dostlar.
(…)
İlimsiz şeyhlik davasını kılmak olmaz,
Asa olmadan karanlıkta yürümek olmaz,
Görmez olsa, çukur yeri görmek olmaz,
Kuyu içre düşen emin kalmaz, dostlar.
Bu dizelerde Yesevî, bilgi ve ilmin toplumun varlığı, sağlamlığı için çok ha-
yati olduğunu, ilimsiz ve cahil şeyhlerin şeyh olamayacağını, toplumda kadın
ve erkek herkese ilmin farz olduğunu, toplumun gerçek rehber olarak şeriatı
ve şeriat bilgisini alması gerektiğini, bilginin ve ilmin rehberliğinde toplumun
21
Dîvân-ı Hikmet, 71. Hikmet
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
345
yanlışa düşmeyeceğini savunmaktadır. Bu görüşler, bilgi sosyolojisi açısından
bakılırsa, bilgi/ilim-toplum ilişkisi noktasında oldukça önemli hususları ih-
tiva etmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in bir hadisinden hareketle erkek ve
kadın herkese ilmin farz olduğunu dile getirmesi, Din Sosyolojisi bakımından
oldukça önemlidir. Bu noktada toplumu ilme yöneltmek için hadis üzerinden
dinin meşrûlaştırım boyutuna başvurması, dikkati çekmektedir.
Ahmed Yesevî’nin düşünce dünyasında âlim ve lider pozisyonunu işgal
eden kişilerin güzel ahlâk sahibi olmaları, tutarlı olmaları, ilmiyle âmil olma-
ları da oldukça önemlidir:
Molla, müftü olanlar, yanlış fetva verenler
Akı kara eyleyenler o cehenneme girmişler.
Kadı, imam olanlar, haksız dâva eyleyenler
O eşek gibi olarak yük altında kalmışlar.
Haram yiyen hakimler, rüşvet alıp yiyenler
Kendi parmağını dişleyip korkup durup kalmışlar.
Tatlı tatlı yiyenler, türlü türlü giyenler,
Altın tahta oturanlar toprak altında kalmışlar.
Başka bir yerde aynı konuda şöyle der:
Amil olan âlimler, yola giren âsiler,
Öyle âlim yerini Dâru’s-selam da gördüm.
Kadı olan âlimler, para-rüşvet yiyenler,
Öyle kadı yerini sakar ateşinde gördüm.
Müftü olan âlimler, haksız fetva verenler,
Öyle müftü yerini Sırat köprüsünde gördüm.
Zâlim olup zulmeden, yetim gönlünü ağrıtan,
Kara yüzlü mahşerde, kolunu arkada gördüm.
22
22
Dîvân-ı Hikmet, 53. Hikmet
346
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Dostları ilə paylaş: |