Sbornik materialov dlya opisaniya mestnostey I plemyon kavkaza dergiSİ Üzerine bir araştirma



Yüklə 2,74 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/23
tarix18.05.2020
ölçüsü2,74 Mb.
#31200
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   23
Serdar Karaca


1. 1.Halk Edebiyatı 
Yaygın  kanaate  göre  Türk  edebiyatı  İslamiyet’in  kabulüyle  iki  kolda  gelişmiştir.  Bu 
kollardan birisi Arap-Fars edebiyatı geleneğinden gelen ve zamanla taklitten millîliğe uzanan, 
yüksek  zümreye  hitap  eden  divan  edebiyatıdır.  Öbür  kol  ise  Türklerin  İslamiyetten  önceki 
millî  edebiyat  geleneklerine  dayanan  ve  yeni  unsurlarla  gelişerek  zenginleşen  halk 
edebiyatıdır (Günay, 2011, 37). 
Halk  edebiyatı  terimi,  ülkemizde  19.  yüzyılın  sonu  ile  20.  yüzyıl  başlarında 
kullanılmaya  başlanmıştır.  Literatüre  daha  çok  tercüme  yoluyla  girdiği  düşünülen  bu 
kavramın Avrupa’da ortaya çıkan “halk” kavramıyla yakından ilişkisi vardır. 
Bilindiği gibi “halk”, ortak bir dili konuşan ve geniş manada aynı düşünüş, yaşayış ve 
duygulanış tarzına sahip ekonomik ve sosyal yönden aynı paydadaki insan topluluğudur. 

53 
 
Halk var olduğu ilk günden bu yana edebî değeri olan ürünler ortaya koymuştur. Bu 
edebî  ürünlerden  sözlü  ve  anonim  olanları  “halk  edebiyatı”  kavramı  altında  incelenmiştir 
(Artun, 2011, 1). 
Şükrü  Elçin  “halk  edebiyatı”  kavramınına  “  ‘Divan  Edebiyatı’  dışında  kalan  saz  ve 
tekke şiiri nev’inden ferdî mahsullerle, malzemesi dile dayanan atalar sözü, maniler, türküler, 
ağıtlar, ninniler vb. gibi ilk söyleyicilerini umumiyetle tesbit edemediğimiz eseler, bu tabîrle 
yaygın hâle gelmiştir.” şeklinde bir tanım getirir (Elçin, 2005, 1). 
Yukarıda getirilen açıklamalar ışığında Halk Edebiyatı başlığı altında SMOMPK’deki 
Türklük  bilgisi ve Türk halk  bilimiyle ilgili  materyaller üç başlıkta değerlendirilmiştir: halk 
şiiri, halk anlatıları ve atasözleri. 
1. 1. 1. Halk Şiiri 
Türk halk edebiyatı anonim, tekke ve âşık edebiyatı olmak üzere üç şubeye ayrılır. Bu 
üç şube de Türklerin Orta Asya’daki edebiyat geleneklerinin; İslamiyet, Arap-Fars medeniyeti 
ve  yeni  hayat  şartlarıyla  yoğrulmasıyla  gelişmiş  ve  şekillenmiştir.  Halk  edebiyatı  da  tıpkı 
divan  edebiyatı  gibi  Kur’an,  peygamber  ve  evliya  menkabeleri  ile  eski  Arap-Fars 
edebiyatlarından beslenmiştir. Ancak divan edebiyatı ile halk edebiyatını ayıran önemli nokta 
ise  halk  edebiyatının  İslamiyet  öncesi  Türk  şiir  geleneğinin  bir  devamı  olmasıdır.  Bu 
geleneğin  sürekliliğini  sağlayan  temel  unsurları  Umay  Günay  (2011)  çalışmasında  şöyle 
sıralamıştır: 
1. Nazım ögelerini oluşturan hece vezni ve nazım birimi olan dörtlükler. 
2. Nazım daima ezgili ve bir müzik aletiyledir. 
3. İcrada diyalog: Konuya açıklık getirme, imtihan şeklinde soru-cevap gibi. 
4. Şiir doğaçlama söylenmiş ve sözlü nakille yayılmıştır. 
5.  Halk  edebiyatının  üç  şubesi  olan  anomim,  tekke  ve  âşık  şiirinde  bazı  istisnaları 
hariç devrin ve halkın Türkçesi kullanılmıştır (Günay, 2011, 38). 
Belirtilen bu ortak hususların yanında anomin, tekke ve âşık şiiri muhteva, amaç, icra, 
işlev ve uslüp gibi açılardan birbirlerinden ayrıdırlar (Günay, 2011, 39). 
SMOMPK’de  halk  şiiri  için  yaygın  olarak  şarkı  ‘песня’  [pesnya]  kelimesi 
kullanılmıştır. Halk şiirinin icracılarına da şarkıcı ‘певец’ [pevets] denilmiştir. Bu şarkıcıların 
kullandığı  müzik  aleti  çok  az  yerde‘балалайка’  [balalayka]  olarak  adlandırılmıştır.  Bunun 
dışında halk şairlerinin kullandığı müzik aletine ilişkin pek bilgi verilmemiştir.  

54 
 
SMOMPK’de  şarkı  ve  şarkıcı  tabirlerinin  tercih  edilmesinde  halk  şiirinin  bir  müzik 
aleti  eşliğinde  belirli  bir  ezgiyle  söyleniyor  olması  etkili  olmuştur.  Bilindiği  gibi  halk  şiiri; 
daima bir makamla, müzikle icra edilir (Oğuz, 2001, 14).
28
 
Türk  halk  şiiri  icracılarının,  sanatlarını  nasıl  ve nerede  ifa  ettikleri,  geçimlerini  nasıl 
kazandıkları  gibi  konular  (17.)  Ermeni  Âşık  Hoylu  Vartan’ın  Şarkısı
29
,  (152.)  Tatev 
Köyü
30
,  (106.)  Eşkıya  Kör-Oğlu  Hikâyesi
31
  ve  (596.)  “Sayaçi”  Şarkıları,  “Valih”in 
Şarkısı
32
 adlı yazılarda ele alınmıştır. 
Mesleği  şairlik  olan  icracıların  yanında  sıradan  halkın  belirli  merasimlerde, 
eğlencelerde  veya  düğünlerde  Türkçe  şarkı  söylemeleri  (256.)  Vardavar
33
,  (263.)  Tiflis  ve 
Kutais Guberniyalarında Halk Fantazisi ve Yaşayışı
34
 ve (542.) Kafkas Etnografisinden: 
1.  Abhazya’da  Düğün,  2.  Artvin  Ermenilerinin  Hayatlarından
35
  adlı  yazılarda  ele 
alınmıştır. 
Âşıkların  hayatları  etrafında  teşekkül  eden  halk  hikâyeleri  ve  onların  manzum 
kısımları da SMOMPK sayfaları arasında neşredilmiştir. Âşık Garip hikayesi ve şiirleri (169.) 
Âşık-Kerib  (Hikâye  ve  Aşık-Kerib’in  Şarkılarının  Tatarca  Metinleri)
36
  adlı  yazıda 
aktarılmıştır.  Köroğlu’nun  şiirlerine  ve  hikâyesine  ise  (569.)  Truhmen  Halk  Şiirinden
37
 
başlıklı  yazıda  yer  verilmektedir.  Köroğlu’yla  ilgili  bir  başka  yazı  ise  (106.)  Eşkıya  Kör-
Oğlu Hikâyesi
38
 başlığını taşır. Bu yazıda Köroğlu hikâyesi anlatılırak üç şiire yer verilir. 
SMOMPK’de  yer  verilen  bir  başka  âşık  ise  Âşık  Kerem’dir.  (164.)  Ermeni  Masal, 
Hikâye  ve  Efsaneleri
39
  başlıklı  yazıda  Âşık  Kerem  hikâyesine  yer  verilir.  Ancak  yazıda 
manzum kısım yoktur ve yazının tamamı Rusça tercümedir. 
                                                 
28
  
Halk şiirinde “makam” konusuyla ilgil bk.: Oğuz (2001). 
29
  
S. P. Zelinskiy, s. 99-106. 2. Sayı, 2. Kısım, 1882. 
30
  
N. Grigorov, ss. 59-125., 13. Sayı, 1. Kısım, 1892. 
31
  
Mirza-Veli-Zade, ss. 121-126., 9. Sayı, 2. Kısım, 1890. 
32
  
Fir.-Bek Koçarlinskiy, (ss. 1-23, ss. 24-36) ss. 1-36., 41. Sayı, 2. Kısım, 1910. 
33
  
A. Kalaşev, ss. 1-36., 18. Sayı, 2. Kısım. 1894. 
34
  
M. Maşurko, ss. 228-410. 18. Sayı, 3. Kısım. 1894. 
35
  
N. S. Derjavin, ss. 1-34., 36. Sayı, 2. Kısım, 1906. 
 
36
  
Mahmedbekov, ss. 173-229., 13. Sayı, 2. Kısım, 1892. 
37
  
A. A. Volodin, ss. 49-57., 38. Sayı, 2. Kısım, 1908. 
38
  
Mirza-Veli-Zade, ss. 121-126., 9. Sayı, 2. Kısım, 1890. 
39
  
[Muhtelif], ss. 75-140, 13. Sayı, 2. Kısım, 1892. 

55 
 
Çalışmada  halk  şiiri,  SMOMPK’deki  muhtevadan  hareketle  “anonim  halk  şiiri”  ve 
“âşık şiiri” olmak üzere iki ana başlıkta ele alınackatır:  
1. 1. 1. 1. Anonim Halk Şiiri 
Edebiyat tarihçileri halk edebiyatını yaygın olarak üç şubeye ayırır:  
1. Anonim Halk Edebiyatı. 
2. Âşık Edebiyatı. 
3. Tekke Edebiyatı. 
Sözlük gelenekte üretilen ve zamanla ilk söyleyicisi unutulan halk edebiyatı ürünleri, 
anonim halk edebiyatı başlığı altında değerlendirilir. 
Anonim  halk  edebiyatını,  öbür  iki  şubeyi  teşkil  eden  âşık  edebiyatı  ile  tekke 
edebiyatından ayıran temel hususlardan biri sahip olduğu tarihî sürekliliktir. Çünkü, anonim 
halk  edebiyatı  İslamlık  öncesi  devirlerden  başlayarak  uzun  çağlar  boyunca  çeşitlenmiş  ve 
zenginleşmiştir.  Öbür  iki  şubenin  ise  izafi  de  olsa  bir  başlangıcı  ve  bitişi  tespit  edilebilir. 
Ancak  aynı  durum  anonim  halk  edebiyatı  için  geçerli  değildir.  Zira,  sözlü  gelenekte,  edebî 
ürünlerin  ilk  söyleyicilerinin  unutulması  ve  anonimleşmenin  yaşanması  kuvvetle 
muhtemeldir. 
Bu çalışmada, SMOMPK’nin içeriği analiz edilirken ilk söyleyeni belli olmayan türkü
mani,  bilmece,  ninni,  ağıt  ve  tekerleme  gibi  halk  şiiri  ürünleri  Anonim  Halk  Şiiri  başlığı 
altında değerlendirilmiştir. 
1. 1. 1. 1. 1. Türkü 
Türkü,  kısa  bir  tanımla  “Türklerin  ezgileri”  demektir.  Halk  edebiyatı  ürünlerinin 
nazım  şekli  ve  türü  mevzusunda,  Türküler  “ezgi  ağırlıklı  türler”  arasında  gösterilmektedir 
(Oğuz,  2001,  16).  Buradan  hareketle  çalışmada  SMOMPK  yazarlarının  şarkı  (Rus.  pesnya) 
diye tabir ettiği halk şiirlerinin bir kısmı bu başlık altında incelenecektir. 
Başlangıçta  söyleyeni  belli  olan  türkülerin  zamanla  söyleyenleri  unutulmuştur. 
Böylece türküler anonim halk şirinin bir ürünü olmuştur. Ancak bazı türkülerin söyleyenleri 
ise  bilinmektedir.  Bu  türküler,  umumiyetle  âşık  edebiyatı  temsilcilerinin  şiirleridir.  Âşık 
Garip, Kerem, Köroğlu, Karacaoğlan, Gevherî, Dadaloğlu, Dertli, Ruhsatî ve Emrah gibi pek 
çok âşığın şiiri türkü olarak hafızalarda yer edinmiştir (Kaya, 2014, 174). SMOMPK’deki âşık 
edebiyatı temsilcilerinin şiirleri Âşık Şiiri başlıklı kısımda ele alınacaktır. 
SMOMPK’de  pastoral  içerikli  halk  şiirinden  numuneler  de  neşredilmiştir.  Divânu 
Lugâti’t-Türk’teki  (DLT)  yaz  ile  kışın  karşılaşmasına  benzeyen  iki  şiir  ile  bir  başka  şiire 

56 
 
(170.)  Tatar  Şarkıları
40
  adlı  yazıda  yer  verilir.  İlk  iki  şiir  M.  Kuliyev,  sonuncusu  A. 
İsmailov’ca  aktarılmıştır.  Şiirler  Yelisavetpol  Guberniyası,  Cevanşir  Uyezdi,  Mamurlu 
Köyünde  derlenmiştir.  Şiirlerin  Cevanşir  Uyezdi’nde  ve  Şuşin  Uyezdi’nin  bir  kısmında 
âşıklarca söylendiği belirtilir. Bu şiirler şunlardır: 
1. Eylah
41
 ve ovanın karşılaşması. 
2. Yer ve göğün karşılaşması. 
3. Arı şarkısı. 
Şiirler  hem  Arap  harfli  asıllarıyla  hem  de  Rusçaya  tercümeleriyle  veriliyor.  Şiirler 
dörtlükler hâlindedir. 
İlk şiirde “dağ” ile “aran”
42
 karşılaşır. Her biri kendi över, öbürüne karşı üstünlüğünü 
söyler. 9 dörtlükten oluşan şiirin ilk hanesi 3 dizeden, geri kalanlar ise dörtlükten oluşur. İlk 
dört hane: 
1. Dağ 
Ne karalursın ey karalan aran 
Senden gelen ağır iller mendedir 
Ağır suru … mallar mendedir 
 
2. Aran 
Ne lovkalanursın ey lovka dağlar 
İsti heva hem var çöller mendedir 
Saña giden hayvan dırnakdan olur 
… mendedir 
 
3. Dağ 
Yazın evvelinden suyuñ kızar 
Titretme kızdırma uşakıñ yüregin üzer 
Güzeller mahbublar menimlen gezer 
Hurda hurda aşan yollar mendedir 
 
4. Aran 
                                                 
40
  
M. Kuliyev, A. İsmailov; ss. 230-237. 13. Sayı, 2. Kısım, 1892. 
41
  
Düşülen dipnotta “eylah”ın “kışlık, dağlık yer” anlamına geldiği belirtiliyor. 
42
  
aran: 1. Ova, kuytu, sıcak yer, kışlak. 2. Yayla. (DS, C:1, 298, 1. Sütun). 

57 
 
Meyvelü (?) sünbullü gülli bağlarım 
Şem içinde şule çeker yağlarım 
Bostandeki ala çiçek tağlarım 
Karpuz hıyar türlü tiller mendedir
43
 
İkinci  şiirde  “yer”  ve  “gök”  karşılaşır.  Kendilerini  över,  öbürüne  üstün  olduğunu 
söylerler.  Bu  şiiir  5  dörtlükten  oluşur.  Sonuncu  hanede  Şikeste  Abbas  mahlası  yer  alır. 
Düşülen dipnotta Şikeste Abbas’ın Tatar halk şairi olduğu belirtilmiştir. İlk üç hane: 
1. Yer 
Yer ile gök gider bahse 
Yer dir bir hikmetim var menim 
Üstümde aḫan derya-yı umman 
Elvan elvan çiçeklerim artıġdır. 
 
2 Gök 
Gök dir gel eyleme bu belle 
Yüz min nebim çağırır Allah’ı 
Buludlarım deryaların … 
Çiçeklerinden yulduzlarım artıġdır 
 
3. Yer 
Yer dir niçe niçe padişahlar dutmuşum destimde 
Niçesiniñ de durmuşım kasdında 
Niçe yüz min nebi yatubdur üstümde 
Yuldızlarıñdan kabe beytullahım artıġdır 
Son  şiir  10  haneden  oluşur.  3  satırlık  bir  hane  hariç  öbürleri  dörtlüktür.  Son  hanede 
“Baba” mahlası  yer alır. Şiirde arılar ve tabiat anlatılır. Şemahin Uyezdi’ndeki birkaç dağın 
adı  ile  başka  yer  adları  geçer.  Dipnotta  bir  yer  adı  olduğu  belirtilen  “Sarkar”  sık  sık  tekrar 
edilir. 
Bu şiirlerin önemli bir yanı dipnotlarla Türkçe ifadelerin izah edilmesi ve şiirlerle ilgili 
açıklamalar yapılmasıdır. 
                                                 
43
  
Buradaki şiirden biraz farklı bir metin için bk.: Ahundov (1994), ss. 23-24. 

58 
 
SMOMPK’nin 17. sayısında, Kumuk Türklerinin halk şiirinden derlenen numunelerin 
neşredildiği  üç  yazı  yer  yalır:  (245.)  Şikesteler
44
,  (246.)  Kumuk  Şarkıları
45
  ve  (248.)  Bir 
Guen Şarkısının Giriş Kısmı
46

(245.)  Şikesteler
47
  başlığını  taşıyan  yazıda  Kumuk  Türklerinin  manileri  “şikeste” 
adıyla neşredilmiştir. Bu yazıda neşredilen şiirler, Mani başlığı altında ileride ele alınacaktır. 
(246.) Kumuk Şarkıları
48
 adını taşıyan bir başka yazıda A. Afanasyev tarafından 14 
şiir  aktarılır.  Şiirler  Kiril  harfleriyle  hem  Kumuk  Türkçesi  asıllarıyla  hem  de  Rusçaya 
tercümeleriyle  verilir.  Satır  altı  tercümelere  ilaveten  sayfa  altına  toparlayıcı  tercüme  de 
eklenmiştir. Şiirlerden sonra L. Lopatinskiy’in değerlendirme yazısı yer alır. 
Şiirlerin çoğunda satır sayısı 7 ile 20 arasında değişmektedir. Her bir şiire Rusça başlık 
verilmiştir. 1. Kumuk’un Düşünüşü, 2. Kumuk’un Gözlemleri, 3. Kulun Kaderi, 4. Kumuk’un 
Hayat  Kuralı,  5.  Kumuk  Yiğidinin  Övüngenliği,  6.  Zafer  Arayışı,  7.  Kumuk’un  Asil  Soya 
Bakışı, 8. Kumuk’un Arkadaş Seçimine Bakışı, 9. Ölmek Üzere Olan Kumuk’un Ağlayışı, 10. 
Sadık  Kul-Arkadaş,  11.  Bahtsızın  Şarkısı,  12.  Gelinin  Ölen  Kocası  İçin  Ağlayışı,  13. 
Kumuk’un Özgürlüğünü Kaybedişine Ağlayışı, 14. Ölen Kahramanlar İçin Ağlayış. 
Şiirlerden örnekler: 
1. Kumuk’un Düşünüşü 
Yañgur yaumay yaz bolmas 
Yazda gelgen buz bolmas 
Yazbaş bitıp yay getıp. 
Güz almay kış bolmas 
Altun bunan gümüş dey 
Antka yalġan söz bolmas 
Ant buzmagan asilnı 
Aytar sözü yüz bolmas 
Tilegen bir tilegi türlemey 
Tutar anı dertleri birden 
Ḫuylangannı kara derti az bolmas 
                                                 
44
  
Tsallagov, ss. 3-33., 17. Sayı, 2. Kısım, 1893. 
45
  
A. Afanasyev, ss. 34-55., 17. Sayı, 2. Kısım, 1893. 
46
  
 Ye. G. Veydenbaum, ss. 58-59., 17. Sayı, 2. Kısım, 1893. 
47
  
Tsallagov, ss. 3-33., 17. Sayı, 2. Kısım, 1893. 
48
  
A. Afanasyev, ss. 34-55., 17. Sayı, 2. Kısım, 1893. 

59 
 
Dertım sıġış taymay, oy, taymay 
Ḫıyalları ḫıylı saġa tüz bolmas 
 
2. Kumuk’un Gözlemleri 
Kabulardan katı buran yel emse 
Kayalaga çuak oter me 
Laçıllanı oñg kanatı çort sınsa 
Kuwalagan bunan kuuga yeter me 
Kırġıy kayıp kuşlar sızġırsa 
Aldınnan kaz, kakılap, oter me 
Koklep bunan yerler açuulansa 
Yerlege gokşul otlep biter me 
Opkeli bawur birikse 
Alaga tuşman klıç oter me 
 
3. Kulun Kaderi 
Kakak etıp er kazakım
49
 kaḫırmay 
Kaḫırganna kanlı gobuk tukurmay 
Kazakıma tegin yatgañga mal bar mı 
Kazakım çıkan muken mal izley 
Elpileni elleni çiktır artından kazaimnı 
Bu kazaknı can izley 
Azreil alma meni canımnı 
Botekege yauma meni kanımnı 
Azrail alma saga canım yok 
Botekege yayma meni kanım yok 
Men ölgennep yılmaġa oljam
50
 yok 
Oljam eldi olturmaga otay yok 
Yamuçum otau bolup oltursun 
Kamçum oljam bolup tüyunsun 
Yaş kızlanı ciyip şonna yas etsın 
                                                 
49
  
kazak: kul. 
50
  
olja: (kadın) eş. 

60 
 
Teñgilerim gelsın şonna yas bersın 
Kokuregim tolgan meni kop dertım 
Men alanı kimne aytayım kim bilsın 
Men olgen soñg tahta tupte çirisın 
Kumuk Türklerinin halk şiirinin aktarıldığı bir başka yazı (248.) Bir Guen Şarkısının 
Giriş Kısmı
51
 başlığını taşır. Burada, Kumuk Türklerine ait bir şiirin 5 satırlık giriş kısmı yer 
verilir.  Şiir,  Sultan-yangu-yurt  ve  Çont-aul  köylerinin  Kumuk  Beyi  Abdul-Mecid 
Kazanalipov’dan  1890  yılında  Ye.  G.  Veydanbaum  tarafından  derlenmiştir.  Şiirin  hem  aslı 
hem de tercümesi Kiril harfleriyle verilir. Satır altı ve toparlayıcı tercüme yapılır. Açıklamada 
şirin  Kumuk  dilinde  olduğu  ama  Guenler  tarafından  söylendiği  belirtiliyor.  Ayrıca,  Bey 
Kazanalipov’un soyuyla ilgili bilgi de verilir. 
Aktarılan şiir: 
Kaburġası yar gemik 
Karın mayı kar gemik 
Soġumlar bersek maġa kaban ber 
Aksanda awur kazan tolurday 
Uleşkende dost kardaşga bolurday 
Azerbaycan  sahası  Türk  halk  şiirinin  ezgiyle  söylenen  örneklerinden  olan  sayacı 
sözleri  (596.)  “Sayaçi”  Şarkıları,  “Valih”in  Şarkısı
52
  adlı  yazı  ile  SMOMPK’de 
neşredilmiştir.
53
 
Bu yazıda “sayaçi şarkıları”
54
  aktarılır. Öncesinde  “sayaçi”nin  Kafkas  Ötesi  Tatarları 
için ne anlam ifade ettiği açıklanıyor. Fir.-Bek Koçarlinskiy, “saya” kelimesinin Farsça olup 
ilk  anlamının  gölge;  mecazi  anlamının  da  koruma,  himaye  olduğunu  söyler.  Buradan 
hareketle  “sayaçi”  kelimesi  iyilik,  bereket  getiren  anlamına  gelir.  Koçarlinskiy  sayaçilerin 
âşık  ve  dervişlerden  farklı  olduğunu  belirtiyor.  Ona  göre  sayacı  sıradan  bir  Terekeme 
çobandır. Çoğunlukla güzün ve kışın ev ev dolaşarak hane hayvanlarının sağlığı, bereketi için 
türküler söyler. Karşılığında hane halkının ihsanlarını, ikramlarını elde eder. Sayacılar Erivan, 
Yelisavetpol  guberniyalarında  ve  Bakü  Guberniyası’nın  hayvancılığın  revaçta  olduğu 
ilçelerinde yaygındır. 
                                                 
51
  
 Ye. G. Veydenbaum, ss. 58-59., 17. Sayı, 2. Kısım, 1893. 
52
  
Fir.-Bek Koçarlinskiy, (ss. 1-23, ss. 24-36) ss. 1-36., 41. Sayı, 2. Kısım, 1910. 
53
  
Sayacı sözleriyle ilgili bk.: Yolcu (2012). 
54
  
SMOMPK’de şarkı anlamına gelen “песня” [pesnya] kelimesi kullanılmıştır. 

61 
 
Yazıda şiirler Arap harfli asıllarıyla ve Rusça tercümeleriyle nakledilir. Birkaç örnek: 
Selam melik say begler 
Bir birinden yey begler 
Saye geldi gördiñiz 
Selam virdi aldıñız 
Alnı tepel ḳoç ḳuzu 
Sayaçiye virdiñiz 
 
Siz sayadan ḳorḫmayıñız 
Safa yurda ḳonmusuñız 
Safa olsun yurdıñız 
Olamasun kurdıñız 
Aç gitsun avanıñız 
Toḫ gelsün çobanıñız (s. 2). 
 
Bu saya yaḫşı saya 
Hamuya ḫayırlu saya 
Hemi çeşmeye hemi çaya 
Hemi ülkere hemi aya 
Hemi yoḫsula hemi baya (s. 3).
 55
 
Ahmet  Caferoğlu,  Azerbaycan  Yurt  Bilgisi’nde  bu  yazıdan  söz  etmiş  ve  sayacı 
sözleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak buradaki şiirleri aktarmıştır. Caferoğlu “sayacı” 
kelimesinin  saadet  getiren  manasında  kullanıldığını  ve  Farsça  “saye”den  geldiğini  söyler. 
Ancak kelimenin kazandığı asıl anlamla ilgili, “saye”nin Azebaycan’da sürüden alınan vergi 
idaresini  ve  “sayacı”nın  da  bu  vergiyi  toplayan  memuru  ifade  ettiğini  belirtir.  (Caferoğlu, 
1934, 355) 
Ehliman  Ahundov  sayaçi  sözleriyle  ilgili  yaptığı  değerlendirmede  “saya”nın  “say” 
sözünden geldiğini belirterek şöyle devam eder: 
“Sayaçı  saya  mahnılarını  yaradan  ve  ifa  éden  péşekar  ġoyunçular  ve  çobanlardır. 
Sonralar ġoyuna da saya démişler. Sayaçı sözünün ikinci me’nası ovçudur. Be’zi rayonlarda 
ovçulara da sayaçı déyilir.” 
                                                 
55
  
SMOMPK’de aktarılan bu sayaçı sözlerinden çok az farklı bir neşir için bk.: Ahundov (1994), ss. 14-17. 

62 
 
“Bu  söz  ġoyunları  ġoşalamaġ  ve  saymaġla  elaġedar  olduğu  üçün  “saya” 
adlandırılmıştır.” (Ahundov, 1994, 430). 
Gürcistan’da, Kutais  ve  Tiflis guberniyalarındaki  halk  inanışlarının  aktarıldığı (263.) 
Tiflis  ve  Kutais  Guberniyalarında  Halk  Fantazisi  ve  Yaşayışı
56
  adlı  yazıda  Hz.  İsa’nın 
miracı  etrafında  gelişen  bir  tören  anlatılırken  kızların  söylediği  “Tatarca”  bir  türküye  yer 
verilir  (ss.  300-301).  10  satırdan  oluşan  türkünün  metni  hem  Arap  hem  de  Kiril  harfleriyle 
verilir. Ancak türkünün tercümesi ise verilmemiştir. Türkü: 
Fidcak fidcak fil ola (ful) 
İçi dolu gül ola 
Fidcaka gelen kızlar 
Dilegi kabul ola 
Eşdim eşdim gum çıḫdı 
Kumdan (ondan) mübarek çıḫdı 
Dam üstünde demḫane 
İçinde şerabḫene 
Tökmiyün gül suyını 
Meleg gele yayḫane 
(542.)  Kafkas  Etnografisinden:  1.  Abhazya’da  Düğün,  2.  Artvin  Ermenilerinin 
Hayatlarından
57
  adlı  yazının  ikinci  kısmını  oluşturan  ve  “Artvin  Ermenilerinin 
Hayatlarından”  başlığını  taşıyan  bölümde  Artvin’de  yaşayan  Ermenilerin  doğum  ve  düğün 
âdetleri üzerinde durulur. 
Düğün âdeletleri anlatılırken baba evinden ayrılacak olan gelinin damadın gönderdiği 
kıyafeti giyinmesi sırasında gelinin arkadaşlarının söylediği Türkçe türkülerden kesitlere  yer 
verilir: 
Hani bu kızın anası 
Galsın, sarlsın
58
, aglasın 
Anne odaya girer. Kızlar gelini sakinleştirmek için şöyle devam ederler: 
Aglama gelen aghlama 
Al çeşid saba baghlama (s. 26) 
Kiliseye gitmek üzere evden çıkılırken söylenen türküden bir kesit aktarılır: 
                                                 
56
  
M. Maşurko, ss. 228-410. 18. Sayı, 3. Kısım. 1894. 
57
  
N. S. Derjavin, ss. 1-34., 36. Sayı, 2. Kısım, 1906. 
58
  
SMOMPK’de böyle geçmektedir: sarlsın. 

63 
 
Kanlı tahların artından 
Çıḫtım babamın yurtundan… (s. 28). 
Kilisede düğün gerçekleştikten sonra damadın evine girilirken şu türkü söylenir: 
Vurdım tekmahı girdım içerı 
Ah ilem veh ilem umrum kaçerdım 
Şekheri şerbetı yara içerdım 
Mavidır şalvarı, bayasdır tonı (s. 29) 
Yazıda  türkülerin  Rusça  tercümelerine  yer  verilir.  Türkülerin  Türkçe  asılları  Kiril 
harflidir. 
(257.)  Tatar  Metinleri:  Şarkı,  Bilmece,  Atasözleri
59
  adlı  yazı  türkü,  ninni,  ağıt, 
bilmece, atasözleri ve çocuk tekerlemeleri gibi farklı halk edebiyatı ürünlerini ihtiva eder. 
Burada  A.  Kalaşev  ve  A.  İoakimov’un  derlediği  Tatar  metinleri  yer  alır.  Derlenen 
ürünlerin türkü, ninni, ağıt, bilmece ve atasözü gibi şekillerde tasnif edilmiş olması bu yazıyı 
oldukça mühim kılar. 
Yelisavetpol  Uyezdi  Yuharı-Aiplu  Köyü’nden  İskender  Şeripov’dan  5  dörtklükten 
mürekkep “ayrılık şarkısı” derlenmiştir: 
1. Eziyem, oyansan 
Kızıl güle boyansan 
Öpüm meḫmer gözderinnen 
Şirin yuḫudan oyansan 
 
2. Bu dereden ḫan géder 
Açma yaram, kan géder 
Hakim carrah neylesın 
Acal geldse can géder 
 
3. Eziyem, kalasuz 
Şeher olmaz galasız 
Çünki men gédergi oldum 
Siz saġlıgnan kalasuz 
 
4. Géderem, géden olsa 
                                                 
59
  
A. Kalaşev, A. İoakimov; ss. 37-74., 18. Sayı, 2. Kısım. 1894. 

64 
 
Derdimi bilen olsa 
Yazaram o kanı keġıza 
İran’a géden olsa 
 
5. Aşıg naçar aglama 
Derdin kéçer aglama 
Gapın bagliyen pelek 
Helbet açar aglama 
Buradaki  Türkçe  metinlerinin  tamamı  hem  aslıyla  hem  de  Rusça  tercümesiyle 
aktarılır.  Metinler  Kiril  harflidir.  Bazı  Türkçe  sesler  çeviri  yazıyla  gösterilmiştir.  Yer  yer 
metinlerle ilgili açıklamalar yapılmıştır. 
Yüklə 2,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin