Pereira İddia Ediyor



Yüklə 0,79 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə1/20
tarix28.11.2023
ölçüsü0,79 Mb.
#166952
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   20
Pereira İddia Ediyor - Antonio Tabucchi




Antonio Tabucchi
PEREIRA İDDİA EDİYOR...
Can Yayınları
Türkçesi
 
MÜNİR H. GÖLE


1
Pereira, onunla bir yaz günü tanışmış olduğunu iddia ediyor.
Güneşli, esintili, harika bir yaz günüydü ve Lizbon ışıldıyordu.
Anlaşıldığı kadarıyla, Pereira yazı işlerindeydi ve ne yapacağını
bilemiyordu, müdür tatildeydi ve Pereira kültür sayfasını hazırlamak
zorundaydı, çünkü bundan böyle Lisboa gazetesinin bir kültür sayfası
vardı, bu sayfanın sorumluluğu da ona verilmişti. Ve o, Pereira, ölümü
düşünüyordu. Bu güzel yaz gününde, Atlantik esintisi ağaçların
doruklarını okşarken, güneş ışıldarken ve kent pırıldarken, evet, kent
penceresinin altında tam anlamıyla pırıldıyordu, ve gökyüzü maviyken,
gökyüzü hiç görülmemiş mavilikte ve neredeyse insanın gözlerini
yakan bir netlikteyken ölümü düşlemeye başladı, diye iddia ediyor
Pereira. Neden? Bu konuda Pereira’nın söyleyeceği bir şeyi yok. Belki
çocukluğunda babası Yaşlı Pereira
adında bir cenaze levazımatçısı
dükkânının sahibi olduğu için, belki de birkaç yıl önce karısı veremden
öldüğü için ya da kendisi şişman, kalp hastası ve yüksek tansiyonlu
olduğu ve doktoru böyle devam ederse çok yaşamayacağını söylediği
için; sonuçta, Pereira ölümü düşündüğünü iddia ediyor. Ve rastlantı
sonucu, salt rastlantı sonucu, Pereira bir derginin sayfalarını
karıştırmaya başladı. Edebi bir dergiydi, ama içinde bir de felsefe
bölümü vardı. Belki de avangard dergilerden biriydi. Pereira pek emin
değil, ama dergiye yazanların çoğunluğu Katolik’ti. Pereira da Katolik’ti,
en azından o sırada kendini Katolik, iyi bir Katolik olarak görüyordu,
yine de inanmaya pek yanaşmadığı bir şey vardı: bedenin yeniden
dirilişi. Ruha inanıyordu, kesinlikle, çünkü bir ruhu olduğundan emindi;
ama beden, ruhunu saran bütün bu et tabakası, hayır, bu dirilemezdi,
dirilmesine ne gerek vardı ki? Her gün ona eşlik eden yağ, merdivenleri
çıkarkenki ter, soluk kesilmesi, bütün bunlar neden dirilmeliydi ki?
Hayır, bunu başka bir yaşamda, sonsuzlukta falan artık istemiyordu
Pereira, bedenin dirilişine inanmak istemiyordu. Böylece, can
sıkıntısının yarattığı bir kayıtsızlıkla yeniden dergiyi karıştırmaya
girişti, dergide şöyle bir makale buldu: ‘Geçen ay Lizbon
Universitesi’nde tartışılan bir incelemeden, ölüm üzerine düşüncelerle
ilgili bir bölüm yayınlıyoruz. Yazarı Francesco Monteiro Rossi, felsefe
dalını en yüksek dereceyle bitirmiştir. Bu, denemenin sadece bir


bölümüdür, yakın gelecekte yazarın yeniden bizimle işbirliği yapacağını
umuyoruz.’
Pereira, başlığı olmayan makaleyi önceleri dalgın bir şekilde
okuduğunu iddia ediyor, sonra da farkına varmadan başa dönüp bir
bölümünü kâğıda geçirmiş. Neden mi yapmış bunu? Pereira bunu
söyleyecek durumda değil. Belki bu Katolik avangard dergi onu rahatsız
ediyordu, belki o gün, kendisi koyu Katolik olmasına karşın, Katoliklik
de avangardlık da canına tak etmişti, belki de Lizbon’un şu pırıltılı
yazında, üzerine tüm ağırlığıyla çöken şu kütleyle, bedenin yeniden
dirilişi ikrinden nefret ediyordu; ne olursa olsun makaleyi kopya
etmeye girişti, belki de nedeni dergiyi bir an önce çöp sepetine
atabilmekti.
Makalenin tamamını kopya etmediğini iddia ediyor Pereira,
sadece birkaç satırım yazmış, şu satırları da belge olarak gösteriyor:
‘Varlığımızın anlamını en derin ve genel bir şekilde belirleyen bağlantı,
yaşamın ölümle olan ilişkisidir, çünkü varlığımızın ölümle sınırlı
olması, yaşamın anlaşılması ve değerlendirilmesi için gereklidir.’ Sonra
Pereira telefon rehberini alıp Rossi, ne tuhaf bir ad, rehberde olsa olsa
bir tane vardır, diye düşündü ve iddiasına göre tek bir numara çevirdi,
çünkü numarayı çok iyi hatırlıyor. Hattın öbür ucundaki ses, alo, dedi.
Alo, dedi Pereira, burası Lisboa gazetesi. Ses, evet, dedi. Lisboa, birkaç
ay önce doğmuş bir Lizbon gazetesidir, demiş olduğunu iddia ediyor
Pereira. Bilmem hiç okudunuz mu, apolitik ve bağımsız bir gazeteyiz,
ama ruha inanıyoruz, yani Katolik eğilimlerimiz olduğunu söylemek
istiyorum, Bay
Monteiro Rossi ile görüşebilir miyim? Ahizenin öteki
ucunda bir anlık bir sessizlik oldu, diye iddia ediyor Pereira, sonra ses
Monteiro Rossi’nin kendisi olduğunu söyledi ve ruhla ilgilenmediğini
ekledi. Pereira da birkaç saniye sessiz kaldı, çünkü ölüm üzerinde bu
denli derin düşüncelere imzasını atan birinin, ruh üzerine kafa
yormamış olması garibine gitmişti, diye iddia ediyor Pereira. O zaman
da bir yanlış anlama olduğunu düşündü ve bedenin yeniden dirilişi ikri
geldi hemen aklına, bu da sabit ikirlerinden biriydi; Bay Monteiro
Rossi’nin ölüm hakkındaki makalesini okuduğunu söyledi, sonra eğer
Bay Monteiro Rossi’nin aklından geçen buysa, kendisinin de, yani
Pereira’nın bedenin dirilişine inanmadığını ekledi. Ozetle, Pereira’nın
zihni karışmıştı, diye iddia ediyor Pereira; bu da onu kızdırdı, özellikle
kendine kızmasına neden oldu, çünkü tanımadığı birine telefon edip


ruh ve bedenin dirilişi gibi çok hassas, hatta özel şeylerden sözetmek
gibi kötü bir duruma düşürmüştü kendini. Pereira pişman oldu, diye
iddia ediyor Pereira, az kalsın telefonu kapatıyordu, ama sonradan,
nasıl olduysa devam etme gücünü kendinde buldu; adının Pereira,
Doktor Pereira olduğunu, Lisboa’nın kültür sayfasını yönettiğini,
Lisboa’nın şimdilik bir akşam gazetesi olduğunu, yani başkentin öteki
gazeteleriyle aşık atamayacağını bildiğini, ama er veya geç yol alıp
kendine bir yer edineceğine inandığını söyledi. Lisboa’nın sayfalarını
şimdilik daha çok gönül işlerine ayırdığı doğruydu, ama cumartesileri
bir kültür sayfası da çıkarmaya karar vermişlerdi, yazı işlerinin kadrosu
henüz tam değildi, bu yüzden bir köşe yazısı üstlenecek ve gazeteye
dışarıdan destek olacak birine gereksinim duyuyorlardı.
Monteiro Rossi adlı kişi hiç beklemeden, hemen o gün yazı
işlerine uğrayacağını geveledi, diye iddia ediyor Pereira. Rossi, ayrıca
işle ilgilendiğini, bütün işlerin onu ilgilendirdiğini söyledi, çünkü, evet,
üniversiteyi bitirmişti ve geçimini sağlamak zorundaydı, gerçekten
çalışmaya ihtiyacı vardı. Ama Pereira şimdilik yazı işlerinde
buluşmamanın daha yerinde olduğunu söyleyecek kadar tedbirliydi,
dışarda bir yerde buluşmak, kentte bir randevu vermek daha uygun
düşerdi. Bunu söylemesinin nedeni, diye iddia ediyor Pereira, Rua
Rodrigo da Fonseca’daki tıknefes vantilatörün sürekli vızladığı ve her
şeye kuşkuyla bakıp zamanını kızartma yapmakla geçiren cadaloz
kapıcı kadın yüzünden sürekli kızartma kokusunun hüküm sürdüğü şu
ufak se il odaya tanımadığı birini çağırmak istememesiydi. Ayrıca,
Lisboa’nın kültür sayfasının yazı işlerinin sadece ondan, Pereira’dan,
kümesinde sıcaktan ve sıkıntıdan terleyen tek bir adamdan ibaret
olduğunun anlaşılmasını da istemiyordu. Pereira kentte
bir yerde
buluşmalarını önerdiğini iddia ediyor. Monteiro Rossi de şöyle karşılık
vermiş: Bu akşam Praça de Alegria’da bir halk gecesi var, şarkılar
söylenecek, gitar çalınacak, ben de bir Napoliten şarkı söylemek için
çağrılıyım. Belki biliyorsunuz, yarı Italyanım, ama Napoli şivesini hiç
bilmem, her neyse, lokalin sahibi bana dışarda bir masa ayırdı,
masannın üstünde Monteiro Rossi yazılı küçük bir kart olacak, orada
görüşmeye ne dersiniz? Pereira, evet dediğini iddia ediyor, sonra
telefonu kapatıp terini sildi. Derken ‘Anımsamalar’ başlıklı kısa bir köşe
yazısı yazmak gibi harika bir ikir geldi aklına, hemen ertesi cumartesi
yayınlamayı düşündü makaleyi. Belki de Italya’yı düşündüğü için


kurulmuş makine gibi başlığı yazdı: iki yıl önce bugün, Luigi Pirandello

Yüklə 0,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   20




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin