Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı glokom tedaviSİnde kullanilan iLAÇlarin yan etkileri seminer hazırlayan: Dr. Emine kaya



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə11/14
tarix10.03.2017
ölçüsü0,78 Mb.
#10925
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

ӀV.5. OSMOTİK AJANLAR :

Hiperozmotik ajanlar (ozmotik ajanlar olarak da adlandırılır); göz yaşı ve plazmanın ozmotik basıncını arttırmak amacıyla topikal, oral ve intravenöz olarak kullanılırlar. Ozmotik gradient sonucu gözden; topikal uygulamada hiperozmotik göz yaşına, oral veya intravenöz uygulamada plazma veya oküler kan damarlarına doğru sıvı akışı olur.



ӀV.5.1. Topikal Ajanlar :

Topikal osmoterapinin klinik amacı, ödemli korneadan sıvı atılımını arttırmaktır. Bu ajanlar göze uygulandığında sıvı; korneadan hiperozmolal göz yaşına doğru hareket eder ve göz yaşı atılımı yoluyla elimine edilir.

Sodyum klorid, gliserin ve glükoz; büllöz keratopati ve Fuchs'un endotelyal distrofisi gibi değişik etiyolojilere bağlı gelişen kornea ödemini azaltmak için kullanılır.

ӀV.5.1.a) Sodyum Klorid (Hipertonik % 5) :

Farmakolojik Özellikleri :

Topikal uygulandığında, ozmotik gradient ile korneadan sıvı transferini sağlar. Sodyum klorid hipertonik solüsyonu, korneal ödemin uzun süreli tedavisinde faydalıdır. Maksimum klinik etkisi için düzenli aralıklarla uygulanmalıdır. Uykudan kalkınca görme keskinliği genellikle daha kötü oIduğundan, uykudan sonraki ilk saatlerde daha sık damlatılması yararlı olabilir.



Endikasyonları :

Korneal ödemde, geçici bir iyileşme sağlar.



Yan Etkileri :

Damlatıldığında, geçici yanma ve irritasyona neden olabilir.



Uygulama ve Dozaj :

Günde 3-6 defa, çoğunlukla %5 konsantrasyonda kullanılır.



ӀV.5.1.b) Glukoz, Topikal (Glucose-40 ophthalmic pom. % 40) :

Farmakolojik Özellikleri : Glukoz da, korneal ödemin uzun süreli tedavisinde faydalıdır. Maksimum klinik etki için, düzenli aralıklarla uygulanmalıdır. Uykudan kalkınca görme keskinliği genellikle daha kötü olduğundan uykudan sonraki ilk saatlerde daha sık damlatılması yararlı olabilir.

Endikasyonları :

Korneal ödemi azaltmak için topikal olarak kullanılır.



Uygulama ve Dozaj :

Günde 2-6 defa kullanılabilir.



ӀV.5.1.c) Gliserin Topikal (Ophthalgan) :

Farmakolojik Özellikleri :

Gliserin oftalmik solüsyon, sadece topikal olarak kullanılır. Uygulandıktan sonar, 1-2 dakika içinde kornea ödemini azaltır. Uygulama ağrılı olduğu için, kullanılmadan önce topikal anestezik damlatılmalıdır. Gliserinin ozmotik etkisi ile korneal ödem hızla azalır ve korneadaki bulanıklık ortadan kalkar. Ozmotik etki, molekül hızla suya karıştığı için geçicidir. Bu nedenle primer olarak, ödemli kornealarda oftalmoskopi ve gonyoskopi için, tanı amaçlı kullanılır.



Endikasyonları :

Akut glokom krizinde, büllöz keratopatide, Fuchs'un endotel distrofisinde oftalmoskopik ve gonyoskopik muayeneyi kolaylaştırmak için kullanılır.



Uyarılar :

Gebelikte, kullanımının güvenilirliği bilinmemektedir. Sadece çok gerekli ise kullanılmalıdır. Gliserinin sütle atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Emziren annelerde dikkatli olunmalıdır. Çocuklardaki etkisi ve güvenliği bilinmemektedir. Gliserin irritan bir madde olduğu için ağrıya neden olabilir. Kullanmadan önce lokal anestezik kullanılmalıdır.



Yan Etkileri :

Damlatıldığında ağrı ve irritasyon olabilir.



Uygulama ve Dozaj :

Muayeneden önce 1-2 damla damlatılır. Gonyoskopide, gliserin lubrikan olarak kullanılır.



ӀV.5.2. Sistemik Ajanlar :

Oral ve intravenöz yolla uygulanan hiperozmotik ajanlar, akut açı kapanması glokomunda başlangıç tedavisi olarak ve intraoküler cerrahiden önce faydalıdır. Sistemik uygulamadan sonra, serum osmolaritesinde hızlı bir artış meydana gelebilir. Gözden sistemik dolaşıma sıvı transferi, göz içi basıncının azalması ile sonuçlanır.

Oküler yapıların bütünlüğü ozmotik etkiyi arttırır. İnflamasyon, oküler penetrasyonu arttırırken ozmotik farkı azaltır. Bu ajanların basınç düşürücü etkilerinin azalmasına yol açar.

Sistemik uygulamada verilen doz 15—60 dakikada göz içi basıncını düşürürür. Sistemik ozmoterapinin etkisi 8 saatte sonlanır. Bu ajanlar primer olarak postoperatif göz içi basıncı yükselmesi ve akut kapalı açılı glokom gibi göz içi basıncının ani yükseldiği durumların tedavisinde kullanılır. Kronik kullanımları kontrendikedir.

Gliserin (Osmoglyn) ve izosorbid (Ismotic) gastrointestinal sistemden emilebildiği için oral uygulanabilirler. Oral uygulanmaları osmoterapiyi kolaylaştırmasına rağmen, gliserin ve izosorbidin bazı özellikleri nedeniyle kullanımları sınırlıdır. Bu ajanlar, kusması olan ve bulantısı olan hastalara uygulanamazlar. Çünkü her iki ajanda tatlıdır, bulantı ve kusmayı uyarır. Ayrıca serum ozmolaritesinin artması dehidratasyon, baş ağrısı, konfüzyon ve dezoryantasyona neden olabilir.

ӀV.5.2.a) Gliserin (Osmoglyn) :

Farmakolojik Özellikleri :

Göz içi basıncını düşüren, oral hiperozmotik ajandır. Metabolize olana kadar kanda bulunur ve böbreklerden elimine edilir.

Gliserin vücutta, diğer karbonhidrat analogları gibi metabolize olur, 4.32 kcal/g oluşturur. Diyabetik hastalarda hiperglisemiye ve glikozüriye yol açabileceği için dikkatli kullanılmalıdır. Göz içi basıncını düşürücü etkisi, mannitolden bir miktar daha az olsa da uygulandığında önerilen doza göre göz içi basıncını 30-60 dakikada düşürür. Ozmotik etkisi birkaç saat sonra sonlanır.

Endikasyonları :

Akut glokom krizinde, oküler cerrahiden önce ve sonra göz içi basıncının azaltılması gereken durumlarda kullanılır.



Kontrendikasyonları :

Anüri, ağır dehidratasyon, akut pulmoner ödem, ağır kardiak dekompanzasyon, ilaç içeriğinde bulunan maddelere karşı aşırı duyarlılık gibi durumlarda kontrendikedir.



Uyarılar :

Gebelikte güvenli olup olmadığı bilinmemektedir. Hasta için yararı fötuse zararından daha fazla ise kullanılabilir.

Hipervolemide, mental bozukluklarda, dehidratasyon durumunda, kardiak, renal ve hepatik hastalıklığı olanlarda dikkatli kullanılmalıdır.

Preoperatif dönemde, akut üriner retansiyon açısından dikkatli olunmalıdır. Sürekli kullanımı kilo almaya yol açabilir.



Yan Etkileri :

Bulantı, kusma, baş ağrısı, konfüzyon ve dezoryantasyona neden olabilir. Ağır dehidratasyon, kardiak aritmi veya hiperozmolar nonketotik koma meydana gelebilir.



Uygulama ve Dozaj :

Operasyondan 1 - 1.5 saat önce veya akut glokom krizinde; 1-2 g/kg dozunda, bir miktar limon suyu ile karıştırılarak uygulanması önerilir.



ӀV.5.2.b) İzosorbid (Ismotic) :

Farmakolojik Özellikleri :

İzosorbid, diyabetik hastalar için faydalı bir oral ajandır. Çünkü, gliserinden farklı olarak şekere metabolize olmaz. %95’i böbreklerden atılana kadar, dolaşımda değişmeden kalır. Oral uygulandığında hızla absorbe olur. İzosorbid kanda iken ozmotik ajan gibi davranır. Fiziksel etkisi, diğer hiperozmotik ajanlar gibidir.

İzosorbid, 30-60 dakikada göz içi basıncını azaltır. Etkisi 5-6 saattir.

Endikasyonları :

İntraoküler cerrahiden önce ve sonra göz içi basıncını kısa süreli azaltmak için ve akut glokom krizinde; bulantı ve kusma riski olmadan kullanılabilir.



Kontrendikasyonları :


* Topikal osmoterapinin klinik amacı, ödemli korneadan sıvı atılımını arttırmaktır. -Sodyum klorid, gliserin ve glükoz -Topikal gliserin uygulaması ağrılı olduğu için kullanılmadan önce topikal anestezik damlatılmalıdır. -Ödemli kornealarda oftalmoskopi ve gonyoskopi için, tanı amaçlı kullanılırlar. * Sistemik osmotik ajan uygulamasından sonra serum osmolaritesinde hızlı bir artış meydana gelebilir. * İnflamasyon, bu ajanların basınç düşürücü etkilerinin azalmasına sebep olur. * Sistemik olarak, kronik kullanımları kontrendikedir. * İzosorbid, gliserinden farklı olarak şekere metabolize olmadığı için diyabetik hastalarda faydalı bir oral ajandır. Fakat, Tekrarlayan dozlarda kullanımında, sıvı elektrolit dengesi korunmalıdır.
Anüri, ağır dehidratasyon, akut pulmoner ödem, ağır kardiak dekompanzasyon ve hipersensitivite durumlarında kontrendikedir.

Uyarılar :

Tekrarlayan dozlarda kullanımında, sıvı elektrolit dengesi korunmalıdır. Üriner çıktı azalırsa, hastanın klinik durumu yakından takip edilmelidir. Birikim, ekstrasellüler sıvının aşırı genişlemesi ile sonuçlanabilir.

İlacın teratojenik potansiyele sahip olup olmadığı bilinmemektedir. Gebelikte çok gerekli ise kullanılmalıdır.

Özellikle tuz retansiyonu olan hastalarda, tekrarlayan dozlarda kullanımında dikkatli olunmalıdır. Cerrahiden önce hastaların mesaneleri boşaltılmalıdır.



Yan Etkileri :

Bulantı, kusma, baş ağrısı, konfüzyon, dezoryantasyon, gastrik rahatsızlıklar, susuzluk hissi, hıçkırık, hipernatremi, hiperozmolarite, irritabilite, baygınlık, letarji, baş dönmesi ve halsizlik gibi yan etkilere sebep olabilir.



Uygulama ve Dozaj :

Sadece oral kullanım içindir. Başlangıç dozu: 1.5 mg/kg. Doz aralığı ise 1-3 g/kg’dır, endikasyona göre günde 2 - 4 kez uygulananbilir.



ӀV.5.2.c) Mannitol :

Mannitol (Osmitrol), intravenöz kullanılan hiperozmotiktir. Polihidrik bir alkoldür. Doğada mantar ve bazı bitkilerde bulunur. Gastrointestinal sistemden emilmez. Bu nedenle oral kullanımda etkisizdir. İntravenöz uygulandığında, 20 -30 dakikada göz içi basıncını düşürür. Mannitol minimal hücresel penetrasyon gösterir. Sadece çok az bir miktarı metabolize olur. Yüz gram dozun yaklaşık olarak %80'i 3 saatte idrarla atılırken, kalan miktar daha geç atılır. En yüksek konsantrasyonlarda bile %10’undan daha azı tübüler reabsorpsiyon gösterir ve tübüler hücrelerden sekrete olmaz. Bu nedenle, diyabetik hastalarda kullanılabilir. Mannitol glomerüler filtratın ozmolaritesini yükselterek sodyum ve klorür atılımını arttırırır. Renal hastalığı olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Mannitol ekstrasellüler sıvıda kaldığı için uygulandıktan sonra, dehidratasyon ve diürezis ortaya çıkar.

İntravenöz mannitol uygulamasında ekstrasellüler ozmolaritedeki artış, intrasellüler sıvının ekstrasellüler ve vasküler yatağa doğru hareketine neden olur. Bu etki ile mannitol intrakraniyal basıncı, ödemi ve yüksek intraoküler basıncı azaltır.

Endikasyonları :

Diğer ilaçlarla düşürülemeyen göz içi basıncının azaltmak için kullanılır.



Kontrendikasyonları :

Ağır renal hastalık ve anüri, pulmoner ödem ve konjesyon, aktif intrakraniyal kanama, ağır dehidratasyon durumlarında ve mannitol tedavisinden sonra ortaya çıkan oligüri, azotemiyi de içine alan progressif renal bozukluk, progressif kalp yetmezliği ve pulmoner konjesyon öyküsü olanlarda kontrendikedir.



Uyarılar :

Diürezis nedeniyle, mannitol hidrasyon ve hipovolemiyi gizleyebilir. Aşırı sıvı ve elektrolit kaybı ile ciddi dengesizliğe yol açabilir. Sıvı ve elektrolit kaybı, hiponatremiye neden olur. İntrasellüler sıvıdaki sodyumun, ekstrasellüler kompartmana geçmesi serum sodyum konsantrasyonunu düşürebilir ve hiponatremiyi agrave eder. Aynı zamanda intrasellüler potasyumun ekstrasellüler boşluğa geçmesi hiperkalemiye neden olabilir. Sodyum ve potasyumu da kapsayan elektrolit ölçümleriyle mannitol infüzyonunun monitörize edilmesi hayati önem taşır.

İnfüzyon sırasında idrar çıkışı azalıyorsa, hastanın klinik durumu yakın takip edilmeli ve gerekirse mannitol infüzyonu durdurulmalıdır. Mannitolün birikimi, ekstrasellüler sıvının aşırı genişlemesine yol açar. Bu durum, daha önceden var olan veya latent olan kronik kalp yetmezliğini ağırlaştırır. Kronik kalp yetmezliğini arttırabileceğinden, mannitol uygulamadan önce hastanın kardiovasküler durumu değerlendirilmelidir.

Ozmotik nefrozis ağır irreversibl nefrozise dönüşebilir.




* Mannitol, polihidrik bir alkoldür. * Gastrointestinal sistemden emilmediği için oral kullanımı etkisizdir. * Mannitol glomerüler filtratın ozmolaritesini yükselterek sodyum ve klorür atılımını arttırırır. -Elektrolit ölçümleriyle mannitol infüzyonu monitörize edilmelidir. -Renal hastalığı olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. * Mannitol ekstrasellüler sıvıda kaldığı için uygulandıktan sonra, dehidratasyon ve diürezis ortaya çıkar. -Diürezis nedeniyle dehidratasyon ve hipovolemiyi gizleyebilir. * Kanla birlikte elektrolitsiz mannitol solüsyonu verilmez. -Aynı zamanda kan da verilecekse, psödoaglütinasyonu önlemek için en az 20 mEq/litre sodyum klorid mannitole ilave edilmelidir.



Gebelere uygulandığında mannitolün fetüs üzerine veya üreme kapasitesine etkisininin olup olmadığı bilinmemektedir. Ancak çok gerekli ise, gebelere uygulanmalıdır. Anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Emziren annelerde çok dikkatli olunmalıdır. Oniki yaş altında güvenirliği ve etkinliği tam bilinmemektedir.

Kanla birlikte, elektrolitsiz mannitol solüsyonu verilmez. Eğer aynı zamanda kan da verilecekse psödoaglütinasyonu önlemek için en az 20 mEq/litre sodyum klorid mannitole ilave edilmelidir.


Mannitolün; %15, %20 ve %25 lik solüsyonları önceden var olan hemokonsantrasyonu arttırabilir.



Yan Etkileri :

Osmotik ilaçların, olası oküler yan etkisi GİB’ındaki “rebound” etkidir. Kan vitre arasındaki osmotik fark, sıvının vitreden kana geçmesine neden olur ve sonuçta vitreusun osmolalitesi artar. Kan dolaşımından ilacın temizlenmesi sürecinde, kandaki osmolalite vitreus osmolalitesinden daha düşük seviyelere düşebilir. Hiperosmotik vitreus sıvıyı göz içine çekebilir. Bu durumda GİB’nı tekrar arttırabilir. Eğer glokomun nedeninde, ilaç uygulamasından sonra rahatlama olmadıysa, sonradan GİB’da rebound etkisi gelişebilir. Osmotik ilaç ayrıca, kendi başına göze girebilir ve gözden sistemik dolaşımdan çok daha yavaş bir şekilde temizlenir. Bu nedenle gliserol ve mannitol ile GİB’da rebound etkisi daha az yaygındır. Çünkü diğer osmotik ilaçlarla (örn., üre) kıyaslandığında oküler penetrasyonları zayıftır.

İntravenöz mannitolden sonra, geçici bir aköz flare (aköz protein konsantrasyonu) izlenir. Fakat bu bulgunun klinik olarak anlamı bilinmemektedir. Üre uygulanmasını takiben şiddetli intraoküler hemoraji bildirilmiştir.

Sistemik yan etkiler; ılımlı yan etkilerden, hayati tehdit oluşturabilecek ciddi yan etkilere kadar geniş bir spektrumda gelişebilir. En sık izlenen sistemik yan etkiler; mide bulantısı, kusma ve baş ağrısıdır. Akut glokom krizindeki hastanın semptomlarını şiddetlendirebilir. Ayrıca, ilacın perioperatif kullanımı bu istenmeyen yan etkiler nedeniyle riskli olabilir. Osmotik ajandan önce antiemetik ilaç uygulanması bu semptomları azaltabilir.




* Osmotik ilaçlarla GİB’ında “rebound” etki görülebilir. * Osmotik ilaçların uygulanmasından sonra artmış kan volümü, kardiyak rezervde aşırı yüklenme sonucu konjestif kalp yetmezliği veya pulmoner ödeme sebep olabilir. * En sık izlenen yan etkiler; mide bulantısı, kusma ve baş ağrısıdır. - Osmotik ajandan önce antiemetik ilaç uygulanması bu semptomları azaltabilir. * İntravenöz mannitolden sonra geçici bir aköz flare izlenir. * Üre uygulanmasını takiben şiddetli intraoküler hemoraji bildirilmiştir. * Üre uygulanmasını takiben subdural hematom bildirilmiştir. * Osmotik ilaçlarla iyatrojenik intoksikasyon gelişebilir. * İntraoküler basıncın azaltılması: 1.5-2 gr/kg, %20 lik solüsyondan (7.5-10 ml/kg) veya %15 lik solüsyondan (10-13 ml/kg) 30 dakika içinde verilir. Preoperatif olarak kullanıldığında maksimum etkiyi elde etmek için operasyondan 1-1.5 saat önce uygulanmalıdır.
Hiperosmolalite ve elektrolit bozuklukları, susama, titreme, ateş, konfüzyon ve disoryantasyon gibi çeşitli santral sinir sistemi yan etkilerine neden olabilir. Üre uygulanmasını takiben subdural hematom bildirilmiştir. Bu olası ölümcül komplikasyonlar, muhtemelen beynin büzülmesi ve geri çekilmesi sonucunda, sagital sinüs veya dura ile beyin yüzeyi arasındaki bağlayıcı venlerin çekilmesi ve yırtılmasına nedeniyle oluşur.

Osmotik ilaçların uygulanmasını takiben oluşan diürez, özellikle prostat hipertrofisi olan erkeklerde kateterizasyon gerektirebilen üriner retansiyona sebep olabilir. Perioperatif osmotik ilaç verilen bazı

hastalarda, cerrahi sürecinde katetere ihtiyaç duyulabilir. Mannitolün infüzyonunu takiben, önceden normal olan hastalarda böbrek yetmezliği tanımlanmıştır. Osmotik ilaçlar şiddetli dehidratasyona sebep olabilir ve ilave olarak gliserol hiperglisemiye sebep olabilir. Gliserol glukoza metabolize olduğu için, özellikle çoklu kullanım öngörülen diyabetik hastalarda bu ilacın kullanımından kaçınılmalıdır.

Osmotik ilaçların uygulanmasından sonra artmış kan volümü, kardiyak rezervde aşırı yüklenme sonucu konjestif kalp yetmezliği veya pulmoner ödeme sebep olabilir. Özellikle sınırda kardiyak ve renal fonksiyonu bulunan yaşlı hastalar risk taşırlar. Mannitol, kan volümünün genişlemesine yol açabilen ekstrasellüler sıvı boşluğunda alıkonulur. İntravenöz uygulanmasında, bu durum oral osmotik ilaçların gastrointestinal emiliminden çok daha hızlı olabilir. Bu nedenle, oral osmotik ilaçlarla karşılaştırıldığında mannitol tedavisi kardiyovasküler komplikasyonlar açısından daha yüksek bir risk taşıyabilir.

Osmotik ilaçlara hipersensivite yaygın olmamasına rağmen, intravenöz mannitol uygulamasını takiben ciddi allerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Atopi ve astım öyküsü olan hastalarda, mannitole karşı hipersensivite reaksiyonu geliştirme riski yüksek olabilir. Yüksek riskli hastalar, cilt testi ile tanımlanabilir. Cildi hafifçe kazıyarak mannitol damlatılması sonrasında, kısa sürede pozitif reaksiyon ortaya konulabilir. Eğer bir reaksiyon gelişirse mannitol infüzyonu kesilmelidir ve destekleyici tedaviye başlanmalıdır.

Osmotik ilaçların yan etkileri Tablo 12’de özetlenmiştir.



Osmotik İlaçların Yan Etkileri

Oküler GİB’da rebound etki

İntraoküler hemoraji



Gastrointestinal

Mide bulantısı

Kusma

Abdominal kramp



Diyare

Genitoüriner

Diürez


Elektrolit anormallikleri

Dehidratasyon

Hipervolemi

Üriner retansiyon

Anüri


Santral Sinir Sistemi

Baş ağrısı

Sırt ağrısı

Titreme


Ateş

Susama


Letarji

Konfüzyon

Dezoryantasyon

Subdural hematom



Kardiovasküler

Angina


Pulmoner ödem Konjestif kalp yetmezliği

Diğerleri

Hiperglisemi Hipersensitivite



Tablo 12 Osmotik İlaçların Yan etkileri

Aşırı Doz :

Osmotik ilaçlarla, iyatrojenik intoksikasyon gelişebilir. Bu durum özellikle mannitol ile olabilir. Çünkü, mannitol ekstrasellüler sıvı boşluğuna hapsolduğu için kan volümünü fazlasıyla arttırabilir. Ardından beyinde oluşan dehidratasyon, letarji ve disoryantasyona sebep olur. Mannitol intoksikasyonundaki hastalarda, geniş osmolalite açıklığı ve sıvı yüklenmesi nedeniyle şiddetli hiponatremi gelişebilir.



Semptomlar: Önerilen dozdan daha fazlası sodyum klorid ve potasyum başta olmak üzere elektrolit atılımını arttırır. Sodyum atılımı; ortostatik taşikardi, hipotansiyona ve santral venöz basıncın düşmesine neden olur. Klorid metabolizması sodyumla benzerdir. Potasyum eksikliği nöromüsküler fonksiyonu azaltır, intestinal dilatasyon ve ileusa neden olur. İdrar atılımı yetersiz ise pulmoner ödem ve su entoksikasyonu meydana gelebilir. Diğer semptomları hipotansiyon, stupor, konvülsiyon, hiperozmolalite ve hiponatremidir.

Tedavi: İnfüzyon hemen kesilir. Destekleyici önlemler alınır, sıvı ve elektrolit dengesizliği düzeltilir. Mannitolün temizlenmesi için hemodiyaliz yararlıdır.

Uygulama ve Dozaj :

İntraoküler Basıncın Azaltılması: 1.5-2 gr/kg dozunda, %20 lik solüsyondan (7.5-10 ml/kg) veya %15 lik solüsyondan (10-13 ml/kg) 30 dakika içinde verilir. Preoperatif olarak kullanıldığında maksimum etkiyi elde etmek için, operasyondan 1-1.5 saat önce uygulanmalıdır.

Solüsyonun Hazırlanması: Düşük ısıda, mannitol solüsyonu kristalize olur. %15 ten daha fazla konsantrasyonlarda kristalize olmaya daha eğilimlidir. Kristallenme olursa, sıcak su banyosunda veya otoklavda solüsyon ısıtılır. Konsantre mannitol uygulamasında, filtre kullanılır.

ӀV.6. KARBONİK ANHİDRAZ İNHİBİTÖRLERİ :

İlk olarak 1954 yılında, asetazolamidin göz içi basıncını (GİB) düşürücü etkisinin gösterilmesi ile karbonik anhidraz inhibitörlerinin glokom tedavisinde kullanımına başlanılmıştır. O yıllarda sınırlı sayıda ilaçla sürdürülen glokom tedavisinde, asetazolamid yaygın kullanım alanı bulmuştur. Sonraki yıllarda da sistemik karbonik anhidraz inhibitörleri, glokom tedavisinde kullanılan tek sistemik ilaç grubu olma özelliğini sürdürmüştür. Diklorfenamid, etokszolamid ve metazolamid gibi diğer sistemik karbonik anhidraz inhibitörlerinin de kullanıma girmesi ile tedavi seçenekleri çoğalmıştır. Aköz hümör yapımını baskılayarak, dışa akımın tamamen engellendiği durumlarda bile güçlü GİB düşürme etkileri nedeniyle, sistemik karbonik anhidraz inhibitörleri popülaritelerini kolay kaybetmemişlerdir. Ancak sistemik kullanımda sebep olduları yan etkilerin ciddiyeti ve fazlalığı, bu ilaçlarla uzun süreli tedaviyi sınırlayan en büyük engel olmuştur.

Sistemik yan etkilerden kurtulabilmek amacıyla, topikal olarak kullanılabilecek bir karbonik anhidraz inhibitörü geliştirme fikri birçok araştırmacı ve firmanın hedefi olmuştur. 1955 yılında başlayan topikal karbonik anhidraz inhibitörü geliştirme çalışmaları uzun süre başarısız kalmış ve ancak yaklaşık 40 yıl sonra 1995 yılında dorzolamidin Amerikan gıda ve ilaç dairesi (FDA) onayını alarak klinik kullanıma girmesi ile sonuçlanmıştır.

İlaç

Konsantrasyon

Uygulama yolu

Doz

Acetazolamidea

* Diamoxa

* Diamox Sequels

Methazolamidea

* Neptazanea



Dorzolamide HCla

* Trusopt



Brinzolamidea

* Azopt


125-mg ve 250-mg tabletler 500-mg kapsül

25, 50, 100 mg

2.0%

1%


Oral

Oral


Oral

Topikal


Topikal

qid

bid


bid, tid

bid, tid


bid, tid

aPiyasada bulunanlar.

Tablo 13 Karbonik Anhidraz İnhibitörleri

Karbonik anhidraz (KA) insanlarda, memelilerde, diğer hayvanlarda ve hatta bitkilerde bile bulunan bir enzimdir. KA insan vücudunda, renal korteks, eritrositler, akciğerler, pankreas ve merkezi sinir sistemi gibi birçok organ ve dokuda önemli görevler üstlenmiştir. KA vücuttaki en aktif enzimlerden birisidir Katalizör olduğu reaksiyonu 10.000 ile 100.000 kat arasında hızlandırmaktadır. Bugüne kadar insan vücudunda 9 izoenzimi tanımlanmıştır. Özelikle eritrositlerde ve akciğer kapillerlerinde bulunan KA-İ kanda CO2 taşınmasında ve CO2'nin akciğerden atılmasında önemli bir rol oynamaktadır.




Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin