Kapak ve afiŞ tasarimi


P10 DENEYSEL DİYABET OLUŞTURULAN SIÇANLARDA NİTRİK



Yüklə 1,3 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/19
tarix11.01.2017
ölçüsü1,3 Mb.
#5101
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19

P10 DENEYSEL DİYABET OLUŞTURULAN SIÇANLARDA NİTRİK 
OKSİT İNHİBİSYONUNUN RENAL ETKİSİ 
 
N.Dursun
1
, L.Keskinol
1
, C.Arifoğlu
1
, Z.Gündüz
2
, M.B.Yerer
1
  
Erciyes Ün., Tıp Fak., 
1
Fizyoloji AD, 
2
Pediatrik Nefroloji BD; KAYSERİ.  
dursun@erciyes.edu.tr  
 
Giriş ve Amaç: Klinik ve deneysel insülin bağımlı diyabetes mellitus 
hastalığında glomerüler hiperperfüzyon ve hiperfiltrasyon görülmektedir. 
Bunun nedeninin sadece hiperglisemi olmadığı yapılan çalışmalarla 
belirlenmiştir. Amacımız, deneysel diyabet oluşturulan sıçanların renal 
hemodinamilerine endojen vazodilatatör nitrik oksitin (NO) etkisini, NO 
inhibisyonu ile ortaya koymaktır.  
 
Gerec ve Yöntem: 36 adet Wistar sıçan, 4 gruba ayrılmıştır: Kontrol grubu 
(K, n=10); NO inhibitörü N
ω
-nitro-L-arjinin metil ester (L-NAME, 3mg/Kg, i.v) 
verilen (KL-NAME, n=7); diyabet oluşturulan (streptozotosin 60 mg/Kg, i.v.) 
(D, n=10); diyabet oluşturulan ve L-NAME verilen (DL-NAME, n=9) grup. 
Bütün grupların ortalama arteryel kan basıncı (OAKB), sistolik basınç (SB), 
diyastolik basınç (DB) değerleri basınç transdüseri ile direkt femoral 
arterden kaydedilmiştir. Renal kan akımı (RKA), laser Doppler akım 
transdüseri ile renal arter üzerinden kaydedilmiştir. Glomerüler filtrasyon 
hızı (GFH), kreatinin klirensi ile tübüler fonksiyonlar biyokimyasal ölçümler 
ile değerlendirilmiştir. Plazma NO değeri Griess yöntemi, lipid 
peroksidasyonu ise plazma malondialdehit (MDA) miktarının (tiyobarbitürik 
asit yöntemi) ölçülmesi ile araştırılmıştır.  
 
Bulgular ve Sonuç: Diyabet oluşturulan sıçanların OAKB, SB ve DB’ları 
kontrolden önemli bir farklılık göstermemiştir. Diyabetli grubun RKA’sı, 
kontrole göre önemli derecede artmıştır (p<0,001). Bu farklılık, L-NAME 
verilen kontrol ve diyabet oluşturulan iki grup arasında da vardır (p<0,001). 
Diyabetli grubun NO ve MDA değerleri kontrol grubuna göre önemli 
derecede artmıştır (p<0,001). GFH, diyabetli grupta, kontrole göre yüksek 
bulunmuştur. L-NAME verilen diyabet ve kontrol grupları arasında da bu 
fark görülmüş olup istatistiksel olarak anlamlıdır. Diyabet, NO yapımını ve 
buna bağlı olarak renal kan akımını artırmıştır. Bu çalışma sonuçlarına göre 
diyabette hiperperfüzyon ve hiperfiltrasyon gelişmesinde, NO artışı ilave bir 
etkendir diyebiliriz.  
 
 
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
84
 
P11 STREPTOZOTOSİNLE DİABET OLUŞTURULAN SIÇANLARIN 
AORT DÜZ KASI KASILMA-GEVŞEME CEVAPLARI ÜZERİNE 
ERİTROPOİETİN İNKÜBASYONUNUN ETKİLERİ   
 
K.Uzuner, N.Yazıhan, Y.Aydın, G.Kuş  
Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı; ESKİŞEHİR.  
kuzuner@ogu.edu.tr  
 
Giriş ve Amaç: Eritropoietin (EPO) özellikle son dönem böbrek yetmezliği 
olan hastaların anemi tedavisinde kullanılmaktadır. EPO tedavisinin en sık 
görülen yan etkisi hipertansiyon gelişimidir. EPO tedavisi uygulanan 
hemodiyaliz hastalarının yaklaşık 1/3’ünde daha önceden var olan 
hipertansiyonda kötüleşme veya yeni hipertansiyon gelişimi görülmektedir. 
Diğer yandan, diabetik hastalar nefropati, vaskulopati ve hipertansiyon 
gelişimi riski yüksek hasta grubudur. Fakat diabetik hastaların damar düz 
kasının EPO ya cevabı henüz bilinmemektedir. Bu çalışmada, 
streptozotosinle diabet oluşturulan sıçanların aorta düz kaslarının kasılma 
ve gevşeme cevapları üzerine EPO inkübasyonunun etkilerinin 
araştırılması amaçlanmıştır. 
 
Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada. streptozotosinle (60 mg/kg) diabet 
oluşturulan sıçanların aortaları 6 haftalık diabet periyodundan sonra 
çıkarılarak fenilefrin (PE) doz-cevap kasılmaları (10
-9
-3X10
-5 
M) ve 10
-6
 M 
PE le kastırılmış preparatlarda asetilkolin (10
-9
-10
-5 
M) gevşeme cevapları 
EPO’lu (16 IU/ml ile 15 dakikalık inkübasyondan sonra) ve EPO’suz olarak 
organ banyosu ortamında incelenmiştir.  
 
Bulgular ve Sonuç: Gerek diabetik gerekse normal sıçanların aort düz 
kası preparatları tek başına EPO inkübasyonuna kasılma yada gevşeme 
cevabı göstermemişlerdir (p
>0,05) fakat EPO inkübasyonu kontrol aorta 
düzkası PE kasılma cevaplarını yüksek dozlarda düşürmüştür (p
<0,05). 
Diabetik sıçanlarda ilk dozlardan itibaren aort PE kasılmaları artmıştır.  
Diabetik sıçanlarda EPO inkübasyonu PE kasılmalarını daha da artırmıştır 
(p
<0,05). Asetilkolin gevşeme yanıtlarında her iki grubta da fark 
bulunamamıştır (p
>0,05). Bulgularımız, diabetik sıçan aorta düz kasının 
EPO inkübasyonundan sonra fenilefrine kasılma yanıtlarının arttığını 
göstermektedir. Sonuç olarak, EPO kullanımı diabetik damar düz kası 
kasılma duyarlılığını artırabilir.  
 
 
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
85
 
P12 AKUT GLUTAMAT İNFÜZYONU SIÇANDA NMDA RESEPTÖRLERİ 
ÜZERİNDEN GLOMERÜLER FİLTRASYON HIZINI ARTIRMAKTADIR 
 
N.Yazıhan
1
, K.Uzuner
1
, Ş.Yaşar
1
, R.Uyar
1
, S.Bağla
2
  
1
Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi Fizyoloji AD; ESKİŞEHİR.  
2
Hacettepe Üniversitesi, Biyomühendislik BD, ANKARA.  
nurayyazihan@yahoo.com  
 
Giriş ve Amaç: Çeşitli iskemi-reperfüzyon modellerinde doku koruyucu 
özelliklerinden dolayı, böbrek ve kalp cerrahilerinde glutamat kullanımına 
ilgi gittikçe artmaktadır. NMDA reseptörleri beyin dışında kardiorenal 
sistemde de bulunmaktadır ve rolleri henüz bilinmemektedir Bu çalışmada 
glutamat infuzyonunun böbrek fonksiyonuna akut etkisi ve NMDA blokeri 
olan ketaminle etkileşimi anestezi altındaki sıçanlarda araştırılmıştır.  
 
Gereç ve Yöntem: Deneyler dört grupta (n:7/grup) tiyopentalle anestezili 
(100 mg/kg) Sprague-Dawley erkek sıçanlarda yapılmıştır; grup I: kontrol, 
grup II: glutamat 125 nmol/kg, grup III: ketamin 2mg/kg, grup IV: 
ketamin+glutamat. Kan basıncı takibi için femoral arter, sıvı ve ilaç 
infüzyonu için femoral ven, zamanlı idrar analizleri içinde mesane 
kateterizasyonu yapılmıştır. Deney boyunca hayvanın vücut sıcaklığı 
37±0.5
o
C’de tutulmuştur. ½ saatlik stabilizasyon periyodu sonrası 3x45 
dakika klirens takibi yapılmıştır. Gruplarına uygun olarak ilk 45 dk kontrol, 
ikinci 45 dakikanın başında ketamin i.v. bolus, sonraki 45.dakikanın 
başında glutamat i.p. injeksiyonla verilmiştir.  
 
Bulgular ve Sonuç: Glutamat infüzyonunu takiben kan basıncında geçici 
artış (p<0,05), ketamin infüzyonu sonrasındaysa geçici düşme (p<0,05) 
gözlenmiştir. Kan basıncı değişiklikleri her iki madde sonrasında da 
ortalama 5 dakika içerisinde normal değerlerine dönmüştür. Takip eden 
deney süresinde kan basıncında kontrole göre anlamlı fark görülmemiştir. 
Glutamat infüzyonu glomerüler filtrasyon hızını (GFR) artırmıştır (p<0,001) 
ve bu artış ketaminle kısmen bloklanmıştır (p<0,05). Bu sonuçlar glutamatın 
NMDA reseptörleri üzerinden GFR’yi artırdığını ve bu etkinin kan 
basıncından bağımsız olduğunu düşündürmektedir.  
 
 
 
 
 
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
86
 
P13 ERİTROPOİETİN SPİNAL KORD TRAVMASI SONRASI OKSİDATİF 
STRESİ AZALTMAKTADIR 
 
K.Uzuner
1
, N.Yazıhan
1
, M.Vural
2
, T.Köken
3
, A.Arslantaş
2
, E.Dündar
4
  
Osmangazi Ün., Tıp Fak., 
1
Fizyoloji, 
2
Beyin Cer., 
4
Patoloji AD; ESKİŞEHİR.  
3
Kocatepe Üniversitesi, Tıp fakültesi, Biyokimya AD; AFYON.  
kuzuner@ogu.edu.tr  
 
Giriş ve Amaç: Spinal kord hasarları hem toplum hem de şahıslar için 
fiziksel, psikolojik ve ekonomik olarak ağır sonuçları olan bir durumdur. Bu 
nedenlerle, travmayı takiben hasarı azaltmaya yönelik ilaç çalışmaları 
büyük ilgi çekmektedir. Dokuların mekanik hasarı sonrası oluşan lipid 
peroksidasyonu spinal kord hasarında da sekonder hasarları başlatan en 
önemli mekanizmalardandır. Diğer yandan, endojen veya ekzojen olarak 
eritropoietin (EPO) reseptörlerinin aktivasyonunun, beyin travmalarını 
takiben iskemik hasarları azalttığı iddia edilmektedir. Ayrıca, EPO 
tedavisinin astroglialarda oksidatif strese karşı koruyucu olduğu da 
gösterilmiştir. Bu çalışmada, spinal kord travması sonrası gelişen oksidatif 
strese karşı EPO’nun koruyucu etkisi araştırılmıştır.  
 
Gereç ve Yöntem: Anestezi altındaki sıçanlara T9-11 seviyeleri arasında 
laminektomi yapılarak 40 g’lık sıkıştırma gücü olan bir Biemer vasküler 
klemple spinal kord hasarı oluşturulmuştur. Travma oluşturmak için klemple 
30 sn basınç uygulanmıştır. Deney 2 grupta gerçekleştirilmiştir: 
operasyonlu kontrol grubu ve travmadan 1 saat sonra 150 IU/kg i.p., EPO 
verilen grup.Travma sonrası 12 saatin sonunda deneyler sonlandırılmış, 
sıçanların spinal kordları biyokimyasal ve patolojik incelemeler için 
alınmıştır.  
 
Bulgular ve Sonuç: EPO ile tedavi edilen grupta antioksidan enzimlerden 
olan katalaz (kontrol: 5559,28±136,6; EPO: 6805,71±230,6 U/mg protein) 
ve redükte glutatyon (kontrol: 8,55±0,09; EPO: 25,31± 0,84 nmol/mg 
protein) düzeyleri artmış, lipid peroksidasyon ürünü olan malonilaldehit 
düzeyi (kontrol: 1,01±0,034; EPO: 0,56±0,033 nmol/mg protein) azalmış 
bulunmuştur. Süperoksit dismutaz aktivitesinde anlamlı bir değişiklik 
gözlenmemiştir. Patolojik incelemelerde EPO ile tedavi edilmiş grupta; 
hemorajik alanlar, iskemik nöron düzeyi, spinal kord ve duranın 
enflamasyonu, gliozis aktivitesi, kontrole göre azalmış bulunmuştur. Bu 
çalışma, spinal kord travmasını takip eden 1 saatlik peryot içinde EPO 
uygulamasının travma sonrası oluşan oksidatif strese bağlı hasarı 
azaltabileceğini göstermektedir.  
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
87
 
P14 METAMİZOL SODYUMUN SPİNALİZE VE NORMAL SIÇANLARDA 
SPİNAL REFLEKSLER ÜZERİNE ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRILMASI 
 
O.Genç
1
, S.Turgut
1
, G.Turgut
1
, S.Kortunay
2
  
Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fak., 
1
Fizyoloji ve 
2
Farmakoloji AD; DENİZLİ.  
ogenc@pamukkale.edu.tr  
 
Giriş ve Amaç: Nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlardan metamizol 
sodyumun analjezik etkileri üzerine araştırmalar yapılmıştır. Fakat spinal 
monosinaptik reflekslere etkisi ile ilgili herhangi bir bilgi literatürde 
bulunmamaktadır. Siklooksijenaz enzimi beyin ve omurilikte bulunur. 
Nöronların eksitasyonu sonucu sinir uçlarına veya nöron gövdelerine Ca
+2
 
girişinin artması bu yerlerde prostaglandinlerin sentezini ve salıverilmesini 
artırır. Metamizol siklooksijenaz enzimi inhibe ettiğinden siklooksijenaz 
enzimin aktive ettiği olaylar oluşamayacaktır. Bu olaylar aynı zamanda 
refleks oluşmasını da etkiliyor olabilir. ‘Analjezik olarak sık kullanılan 
metamizol sodyumun basit bir davranış  şekli olan reflekslere etkisi acaba 
nasıldır?’ sorusundan yola çıkarak spinalize ve normal sıçanlarda 
metamizol sodyumun spinal monosinaptik reflekslere etkisini araştırmayı 
amaçladık.  
 
Gereç ve Yöntem: Araştırmada kullanılan genç erişkin Wistar Albino cinsi 
sıçanlar ketamin ve ksilazin HCl ile anestezi edildi. Bunu takiben sıçanlara 
lumbosakral bölgede laminektomi yapılarak lumbal 5 ön kök izole edildi. 
Sıçanların sol uyluk bölgesi de açılarak siyatik sinir izole edildi. İzole edilen 
siyatik sinir Ag-AgCl uyarıcı elektrot üzerine yerleştirildi. İpsilateral lumbal 5 
ön kök ise kaydedici elektrot üzerine yerleştirildi ve kontrol refleks 
potansiyeller kaydedildi. Kontrol kayıtlarının ardından sıçanlara metamizol 
sodyum intramüsküler olarak verilerek [10 (n=6) ve 15 mg/kg (n=6) spinal 
sıçanlar; 15 mg/kg (n=6) normal sıçanlar] 2 saat süreyle 15 dakikada bir 
refleks kayıtları alındı. Bu kayıtlar Powerlab bilgisayarlı poligraf sistemi ile 
gerçekleştirildi. 
 
Bulgular ve Sonuç: Refleks kayıt bulgularımıza göre metamizol sodyum, 
spinalize ve normal sıçanlarda refleks cevap amplitüdünü azaltmaktadır 
(P<0.05). Elde ettiğimiz veriler metamizol sodyumun hem spinal kord 
seviyesinde hem de supraspinal seviyelerde inhibisyon oluşturduğunu 
göstermektedir. Sonuç olarak; spinal monosinaptik refleks potansiyellerin 
düzenlenmesinde, araşidonik asitten oluşan siklooksijenaz ürünlerinin rol 
oynayabileceğini düşünmekteyiz.  
 
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
88
 
P15 STREPTOZOTOSİN  İLE DİABET OLUŞTURULMUŞ SIÇANLARDA 
HİPERGLİSEMİNİN UYARILMA POTANSİYELLERİNE ETKİSİ* 
 
E.Gümüşcü, Ç.Özesmi, C.Süer, N.Dolu, A.Gölgeli  
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, KAYSERİ.  
esragumuscu@yahoo.com  
 
Giriş ve Amaç: Diabetli hastalarda ve deney hayvanlarında yapılan 
çalışmalar diabetin birçok fizyolojik ve nöropsikolojik parametreyi 
etkilediğini ortaya koymaktadır. Uyarılma potansiyellerinin (UP) endojen 
komponenti olan P300 aktivitesinin incelenmesi beynin yüksek 
fonksiyonlarının değerlendirilmesine ileri, objektif ve kantitatif bir yaklaşım 
getirir. Bu araştırmada hipergliseminin UP üzerine olan etkisinin 
incelenmesi amaçlanmıştır.  
 
Gereç ve Yöntem: Çalışmada, 5-6 aylık Spraque Dawley cinsi 27 adet 
erkek sıçan kullanılmıştır. Üç gruba ayrılan sıçanlardan deney A grubuna 
60 mg/kg streptozotosin, deney B grubuna 80 mg/kg streptozotosin ve 
plasebo grubuna streptozotosine eşit hacimde serum fizyolojik 
intraperitoneal olarak verilmiştir. Bu sıçanların her birinin enjeksiyondan 
önce (0.Gün), enjeksiyondan sonra 1., 10. ve 20.günlerde ağırlıkları, idrar 
glukozları ve kan glukoz seviyeleri ölçülmüş ve UP kayıtları alınmıştır. P300 
kaydı poligraf, veri kazanım istasyonu ve uyarı kontrol ünitesinden oluşan 
bir sistem ile alınmıştır. Sinyaller, 0,3-100 Hz band geçiren filtreli yükseltici 
ile yükseltilmiş ve 2000 Hz hızında örneklenmiştir. Digitalize edilen 
sinyaller, veri analizi için magnetik ortamda saklanmıştır. Uyaran olarak 
klasik Oddball paradigması kullanılmıştır. Bu paradigma %80 sıklıkta 
standart ve %20 sıklıkta hedef uyarandan oluşturulmuştur.  
 
Bulgular ve Sonuç: Deney A grubu ile plasebo grubu P300 latansları 
karşılaştırıldığında 20.günde P300 latansında uzama gözlenmiştir (p
<0,05). 
Deney B grubu ile plasebo grubu P300 latansları karşılaştırıldığında ise 10. 
ve 20.günde P300 latansında uzama gözlenmiştir (p
<0,05). Kan glukoz 
seviyesi ile P300 latansı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu 
sonuçlar hipergliseminin, P300 latansında uzamaya neden olarak merkezi 
sinir sistemini etkilediğini göstermektedir. 
 
 
*Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenen (SBAG-AYD-364 “101S181”) 
No’lu projenin bir bölümünü kapsamaktadır. 
 
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
89
 
P16 DENEYSEL DİABETİN YER BULMA ÖĞRENMESİNE ETKİSİ  
 
Ş.Kuzan, M.Aşçıoğlu, A.Küçük, Ö.Çiçek  
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı; KAYSERİ.  
meralascioglu@hotmail.com  
 
Giriş ve Amaç: Diabetes mellitusun çeşitli doku ve organlarda hasara 
neden olduğu bilinmektedir. Sinir sisteminde, özellikle merkezi sinir 
sisteminde yaptığı hasar nedeniyle kognitif fonksiyonları bozduğu da 
bildirilmektedir. Ancak, literatürde bu konuda çelişkili bulgulara da 
rastlanmaktadır.  
 
Gereç ve Yöntem: Sunulan araştırmada 10’u kontrol, 10’u diabetik grupta, 
toplam 20 adet, yetişkin (4 aylık), erkek Sprague Dawley sıçan ile çalışılıp 
yer bulma öğrenmesi üzerinde diabetin etkisi araştırılmıştır. Diabet 
oluşturmak için 60 mg/kg streptozotosin i.p. yolla uygulanmış, yer bulma 
öğrenmesinin değerlendirilmesi için 130 cm çapında 45 cm yüksekliğinde 
süt tozu ile opaklaştırılmış su ile yarısına kadar doldurulan Morris su tankı 
kullanılmıştır. Her iki grupta da 30’ar dakika ara ile günde 4 deneme olacak 
şekilde ve görünür platform kullanılarak 3 günlük öğrenme periyodu , takip 
eden günde 30’ar dakika ara ile 4 deneme şeklinde görünmez platformla 
test periyodu çalışılmıştır. Kontrol grubu sıçanlar ve diabetik grup 
sıçanlarda, platformu bulmak için geçen süre ve tankın platformlu ve 
platformsuz 1/2’lik alanında geçirilen süreler istatistiksel olarak 
karşılaştırılıp, diabetin yer bulma öğrenmesi üzerine olan etkisi 
değerlendirilmiştir. İstatistiksel değerlendirmelerde öğrenme fazı için her bir 
gündeki öğrenme performanslarının karşılaştırılmasında (grup içi 
karşılaştırma) tekrarlı ölçümlerde ANOVA, test fazı için gruplar arası 
karşılaştırmada unpaired t testi kullanılmıştır.  
 
Bulgular ve Sonuç: Değerlendirme sonunda diabet oluşturulan sıçanlarda 
akut fazda (streptozosin uygulamasını takip eden ilk dört gün) öğrenme 
performansının kontrol grubundaki sıçanlara göre daha iyi olduğu 
bulunmuştur. Literatürde diabetin ilerleyen dönemlerinde merkezi sinir 
sisteminde gelişen hücresel hasar nedeniyle öğrenmenin zayıfladığı 
bildirilmesine karşın çalışmamızda, diabetin akut fazında öğrenmenin 
kontrol grubuna göre daha iyi olması, akut fazda hücresel hasar 
gelişmemesi ve oluşan hiperglisemi ile ilişkilendirilmiştir  
 
 
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
90
 
P17 ANKSİYETE GELİŞTİRİLMİŞ SIÇANLARDA CİNS VE CİNSİYET 
FAKLILIĞININ DAVRANIŞ PARAMETRELERİNE ETKİSİ 
 
A.Küçük, A.Gölgeli  
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi , Fizyoloji Anabilim Dalı; KAYSERİ.  
kucukaysegul@hotmail.com  
 
Giriş ve Amaç: Deney hayvanlarında davranış parametrelerini 
gözlemlemek için kullanılan açık alan düzeneği aynı zamanda orta 
derecede anksiyete oluşturmak için kullanılmaktadır. Deney hayvanı bu test 
apareyine alınınca, hayatını devam ettirdiği ortamın dışına alınmasına 
cevap olarak artmış lokomotor aktivite, etrafı tanımaya, kutudan çıkmaya 
yönelik keşif hareketleri, kaşınma ve defekasyon yapma gibi emosyonel  
durumunu yansıtan davranışları sergiler. Bu çalışmamızda iki ayrı cins 
sıçanlarda davranış parametrelerinin incelenmesi, cins ve cinsiyet 
farklılıklarının davranışı etkileyip etkilemediğinin araştırılması 
amaçlanmıştır.  
 
Gereç ve Yöntem: Açık alan testi için zemini çizgilerle 16 eşit parçaya 
bölünmüş, 100x100x30 cm ebatlarında saydam olmayan pleksiglas bir kutu 
kullanıldı. Hayvanın çizgi geçmesi (bir bölmeden diğerine geçişi), arka 
ekstremiteleri üzerinde yükselmesi, kaşınma ve defekasyon sayısı 5 
dakikalık test süresi içinde sayıldı. Deneylerde 10 adet erkek, 10 adet dişi 
Wistar Albino ve 10 adet erkek, 10 adet dişi Sprague Dawley sıçanlara açık 
alan testi uygulanmıştır. Açık alan testinde, çizgi geçme, arka ekstremiteleri 
üzerinde yükselme, kaşınma ve defekasyon parametreleri sayılmış Wistar 
Albino ve Sprague-Dawley cinsi değerleri ile bağımsız değişkenlerde T testi 
uygulanarak karşılaştırılmıştır.  
 
Bulgular ve Sonuç: Sprague-Dawley cinsi sıçanlar kendi aralarında 
karşılaştırıldığında sadece çizgi geçme sayısında anlamlılık bulundu 
(p<0,05). Wistar Albino cinsinde ise hiçbir parametrede anlamlı farklılık 
bulunmadı (p>0,05). Sprague Dawley ve Wistar Albino cinsleri arasında ise 
defekasyon hariç tüm parametrelerde anlamlı farklılık bulundu (p<0,05). 
Sprague Dawley ve Wistar Albino cinsleri arasında emosyonel durumlarını, 
keşif hareketlerini ve lokomotor hareketlerini yansıtan parametreler 
arasında fark bulunması iki türün farklı davranış modeli sergilediğini 
gösterir. Bu yüzden de davranış ile ilgili yapılan çalışmalarda cins ve 
cinsiyete özgü farklılıkları göz ardı etmemek gerekir.  
 
 

POSTERLER (ÖDÜLE ADAY) 
29.TFBD KONGRESİ – 1-5 EYLÜL 2003 – GATA / ANKARA  
91
 
P18 ZORUNLU YÜZME TESTİNDE NİKOTİN VE FLUOXETİNİN 
ETKİLERİNİN CİNSİYET FARKLILIKLARI GÖZ ÖNÜNE ALINARAK 
ARAŞTIRILMASI  
 
S.Yedekçioğlu
1
, O.Gözen
2
, Y.H.Dogan
2
, L.Kanıt
2
, Ş.Pöğün
2
  
serapsy@mynet.com 
Ege Üniversitesi, 
1
Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü Örgencisi;  
2
Tıp Fakültesi, Beyin Araştırmaları Merkezi ve Fizyoloji AD; İZMİR.  
 
Giriş ve Amaç: Zorunlu yüzme testi antidepresan ilaçların ve beyin 
kimyasındaki değişikliklerin gözlenmesinde kullanılan bir hayvan depresyon 
modelidir. Depresif hastaların çok büyük bir bölümünün sigara içmesi 
depresyon ile nikotin arasında bir ilişkinin olabileceğini düşündürmektedir. 
Serotonin geri alım inhibitörü olan flouksetinin uygulanması serotonerjik 
aktiviteyi artırarak sıçanlarda depresif davranışları azaltmaktadır. Hem 
depresyon hem de nikotin etkilerinde yoğun cinsiyet farklılıkları 
gözlenmektedir. Amaç, zorunlu yüzme testinde nikotin ve fluoksetin 
etkinliklerinin, depresyon belirtilerinden biri olan davranışsal umutsuzluk 
yaratılarak incelenmesi ve olası cinsiyet farklılıklarının saptanmasıdır.  
 
Gereç ve Yöntem: 50X30 cm, pleksiglas silindirik zorlu yüzme testi 
düzeneğinde tüm sıçanlar ilk gün 15, ikinci gün 6 dakika izlenerek, hareket 
etmeme, dalma, baş sallama ve yüzme parametreleri açısından 
değerlendirildiler. Erkek ve dişi sıçanlar; kontrol, fluoksetin (5mg/kg) ve 
nikotin (0,4mg/kg) gurubu olarak 6 gruba ayrıldılar. Enjeksiyonlara 
deneyden 15 gün önce başlandı. Veriler çok yönlü ANOVA ve T testi ile 
değerlendirildi.  
 
Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin