Gıj Gıj Dede
Celâl sıfatı üzere olduğunda ejderha gibi gıjıldadığı için Gıj Gıj Dede den-
diğini Evliya Çelebi nakletmektedir.
59
3.2. Devlet Adamlarıyla Karşılaşmalarıyla İlgili Anlatılar
Geyikli Baba
Orhan Gazi, dervişleri teftiş ederken Turgut Alp, Orhan Bey’e Uludağ’da
geyiklerle yaşayan Geyikli Baba’dan bahseder. Bunun üzerine Orhan Gazi,
kimin müridi olduğunu sordurur. Geyikli Baba, Seyyid Ebu’l-Vefâ tarikinden
olduğunu söyler. Orhan Gazi, dervişe gelmesi teklifinde bulunursa da Geyikli
Baba gelmediği gibi Orhan Bey’in gelmesini de istemez. Bunun sebebi sorul-
duğunda uygun zamanın gözetilmesi gerektiğini, o zaman duasının makbul
olacağını söyler. Çok sonra bir gün bir çınar dalı koparan Geyikli Baba, bu
dalı Orhan Bey’in sarayının avlusunun iç yanına dikti. Orhan Gazi yanına
geldiğinde uğur olarak diktiğini, kavak ağacı durdukça dervişlerin duasının
Osmanlı sülalesine makbul olacağını söyler.
60
Pîrî Baba
Pirî Dede, kadınlar hamamında kadınları keseler ve sabun sürer. Bu sırada
da çocuklarının erkek veya kız olacağını söyler. Bunun üzerine bazı kişiler
II. Murad’a giderek Dede’yi şikâyet ederler. Padişah, Pîrî Dede’yi öldürmek
için hamama gelir ve onu peştemal kuşanmış görür. Ona yaptığı işi sorun-
ca. Dede, Peygamberin hizmetkârı olduğunu, o kadınlardan doğacak kişilerin
âlim zâtlar olacağını onlara seyislik ettiğini, gerekirse hamama değil, duvara
bile girebileceğini söyleyerek, hamamın duvarına girer. II. Murad hâlâ niye-
tinden vazgeçmeyince ona Izmir’in kâfirler tarafından alındığını gidip kurtar-
masını söyler. Bu sırada da iki beyaz mermeri kopararak hamur gibi yoğurur
ve birini Izmir’i fethetmesi için II. Murad’a, diğerini gelecekteki Istanbul’un
fethi müjdesini vererek Şehzade Mehmed’e verir.
61
Emirci Sultan
Sivas valisi Osman Paşa, Emirci Sultan’ın ününü duyup onu ziyaret et-
mek ister. Kabul edilince yola çıkar, köye yakın bir mevkide hazırlık yapmaları
için tekrar adam yollar. Ancak Emirci Sultan def çalmaktadır. Tencerede biraz
yemek ve bir çuval arpası vardır. Osman Paşa, askerleriyle birlikte gelir. Ten-
59
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 5, s. 36.
60
Âşıkpaşaoğlu Tarihi, haz. A. Nihal Atsız, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1985, ss.
50-51.
61
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 2, s. 206.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
481
ceredeki yemek tüm askerlere, arpa da atlara verilir tükenmez. O gece Paşa
rüyasında valiliği bırakıp Emirci Sultan’ın müridi olduğunu görür ve sabah
kalkınca valilikten istifa ile Emirci Sultan’ın müridi olur.
62
Bayezid-i Bistâmî
Zile’de zalimliğiyle ünlü Kör Kadı isimli bir kadı varmış. Hanımıyla birlik-
te kaleye çıkıp seyir yapacağından sokağa çıkma yasağı ilan eder. Bayezid, evi-
nin önündeki çeşmeden abdest alırken, askerler gelip içeri girmesini söylerler
ve dipçikle başına vururlar. Bunun üzerine o, “Kabağın sahibi bilir” deyince
çıkan bir rüzgâr, Kör Kadı’nın eşini kaleden aşağı atar. Kör Kadı da bayılır.
Ayılınca eşinin öldüğünü görür ve dili tutulur. Bu işin Bayezid’den olduğunu
askerlerden öğrenince, onun yanına giderek bundan böyle halka iyi davrana-
cağını söyler. Bayezid’in duasıyla dili çözülür.
63
3.3. Gaza ile İlgili Anlatılar
Sarı Saltuk
Saltuknâme’de ayrıntılı olarak geçen
64
Sarı Saltuk’un maceraları Evliya Çe-
lebi tarafından da kısaltılarak nakledilmektedir: Sarı Saltuk’u Rumeli’ye yedi
yüz erenle Ahmed-i Yesevî gönderir. Görevi Sarı Saltuk isimli bir papazı ve
ejderhayı öldürmeye gönderir. Bunların ikisini de Ahmed-i Yesevî’nin verdiği
tahta kılıçla öldürür. Lehistan’a gidip buradaki Lipka Tatarlarını Müslüman
yapar. Bunlarla çeşitli yerlere seferler düzenler. Moskova’ya kadar gidip Heş-
dek Tatarlarından da çok sayıda kişinin Müslüman olmasını sağlar.
65
3.4. İrşad ve Hilafetle İlgili Anlatılar
Hacı Bektaş
Menâkıb-ı Hacı Bektaş-ı Velî’de ayrıntılı olarak anlatılan Hacı Bektaş’ın
Ahmed-i Yesevî’ye bağlanması ve Anadolu’ya gönderilmesiyle ilgili menkıbe-
ler
66
, Evliya Çelebi’de de özetlenerek verilmiştir.
67
62
Ocak, agm, s. 140.
63
Yardımcı, agb, ss. 554-555.
64
Ebu’l-Hayr-ı Rûmî, Saltuknâme, I-II-III, haz. Şükrü Haluk Akalın, Ankara: Kültür Bakanlığı,
1987, 1988, 1990; olayların özeti için ise bkz. Kemal Yüce, Saltuk-nâme’de Tarihî, Dinî ve
Efsanevî Unsurlar, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987, ss. 331-379.
65
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 1, s. 353; daha ayrıntılı bir varyant için bkz. Evliya Çelebi,
Seyahatnâme, 2, ss. 72-75.
66
Menâkıb-ı Hacı Bektaş-ı Velî “Vilâyet-nâme”, haz. Abdülbâki Gölpınarlı, Istanbul: Inkılâp Kitabevi,
1990.
67
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 2, s. 24-26.
482
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Emirci Sultan
Emirci Sultan, yanında bir müridi olduğu hâlde Anadolu’ya gelir ve Key-
kâvus kalesi yakınında konaklar. Rüyasında Ahmed-i Yesevî yakınlardaki bir
köy halkının misafirleri öldürdüğünü bu halkı irşad etmesini söyler. Emirci
ve müridi köye gider. Emirci, onları da diğer yolcular gibi öldürüp öldürme-
yeceklerini sorar. Köylüler de nereden bildiklerini sorunca, öküzlerinin söyle-
diğini ifade eder. Köylüler ispat isteyince, öküzlere sorar. Onlar da dile gelip
tasdik ederler. Bunun üzerine tüm köy halkı müslüman olur. Emirci Sultan da
“Keçikıran” isimli bu köye yerleşip zaviyesini kurar.
68
Bayezid-i Bistâmî
Zile’ye yeni gelen Bayezid, işçi tutar ve evine götürür. Sabah namazın-
dan sonra işe başlanacağını söyler, ardından zikir çekildikten sonra der, sonra
Kur’an okunduktan sonra işe başlayabileceklerini söyler. Öğle vakti geldi-
ğinden yemek yenir. Bu sefer öğle namazını kılalım, der. Gün bitince işçileri
evlerine yollar, yevmiyelerinin çalıştığını yarın gelmelerini söyler. Bir hafta
böyle devam eder. Paralarını verecekken işçiler parayı kabul etmezler ve onun
müridi olmak isterler.
69
3.5. Hayvanlara Tesir Etmekle İlgili Anlatılar
Geyikli Baba
Orhan Gazi ile gazaya gittiğinde geyiğe bindiği, geyiklerden oluşmuş bir
sürüsü olduğu, yükünü de geyiğe yüklediği kaydedilmektedir.
70
Yine bu bağ-
lamda Uludağ’da hep geyiklerle bir arada yaşadığı rivayet edilir.
71
3.6. Nesnelere Tesir Etmekle İlgili Anlatılar
Pîrî Baba
Bir gün hamamda otururken müşteriler hamamın terlemesinden dolayı-
sıyla sırtlarına soğuk su damlalarının düşmesinden şikâyet ederler. Pîrî Baba,
parmağıyla tavana işaret eder. Ya hamam terleme, der. O gün bugün hamam
terlemez.
72
Pîrî Baba
Pîrî Baba’nın tellak olarak çalıştığı hamamın külhancısı hastalanmış. Ha-
mam sahibi de tasalanmış, çünkü külhancı bulmak zor iş. Pîrî Baba, patro-
68
Ocak, agm, s. 139.
69
Yardımcı, agb, s. 554.
70
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 2, s. 31.
71
Âşıkpaşaoğlu Tarihi, s. 50.
72
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08. 2016)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
483
nuna sen git kırk gün evinde dinlen, hamama sakın gelme, demiş. Hamam
sahibi çok anlamasa da evine gitmiş. Pîrî Baba her günün gelirini patronun
evine getiriyormuş, hamamın bacasından dumanlar çıktığını, işlerin yolunda
gittiğini; ama hamama hiç odun taşınmadığını gören patron meraklanmış.
Otuz dokuzuncu gün artık dayanamamış, otuz dokuz da bir kırk da bir, gi-
deyim, demiş. Hamama gelince bir de bakmış ki koca külhan tek mum ile
ısınmakta. O sırada Pîrî Baba gelmiş, otuz dokuz gün bekledin de bir gün
mü bekleyemedin? Eğer sabretseydin hamam 40. Gün kudretten gelen sıcak
suyla işleyecekti, demiş.
73
3.7. Manevî Otorite Sahiplerinin Karşılaşmasıyla İlgili Anlatılar
Geyikli Baba-Abdal Musa
Abdal Musa, kor olmuş ateşi pamuğun içine koyup Geyikli Baba’ya gön-
derir. Geyikli Baba da ona süt gönderir. Bunun anlamı Geyikli Baba’nın vahşi
geyiklerin sütünü sağıp onları at gibi kullanmasıdır.
74
Pîrî Baba-Çoban Baba
Pîrî Baba ile Çoban Baba kardeştir. Çoban Baba, elinde mendile sağdığı
sütle onu ziyarete gelir. Mendili duvardaki çiviye asar. Pîrî Baba ise ayakkabı
tamircisidir. Sohbet ederlerken, bir kadın gelir, ayakkabısını çıkarır. Mendil-
deki süt damlamaya başlar. Pîrî Baba, “Kendine gel kardeş. Kendine gel. Dağ
başında herkes ermiş olur, iş burada olmaktır.” Çoban Baba mendilini alıp
tekrar dağda koyun gütmeye başlar.
75
4. İnanç ve Uygulamalar
Türkiye genelindekine paralel olarak yukarıda adını verdiğimiz ziyaret
yerlerinden bugün mevcut olanlara hemen her istek için gidilmektedir. Bu
mekânlarda ziyarete hazırlık safhasında öncelikle üç Ihlâs ve bir Fatiha suresi
okunmaktadır. Böylece velinin ruhaniyeti ziyaretçinin varlığından haberdar
edilmektedir. Hem Fatiha hem de Ihlâs surelerinin Kur’an-ı Kerim’in en fazi-
letli surelerinden sayılması
76
bu seçimde etkili olmuştur.
73
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08. 2016)
74
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 2, s. 31; daha ayrıntılı bir varyantı için bkz. Turyan, age, s. 21-22.
75
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08. 2016)
76
Arif Pamuk, Resûlullâh’ın Dilinden Sûrelerin Esrârı, Hikmeti ve Fazileti, Istanbul: Pamuk
Yayıncılık, 1985, ss. 176-177.
484
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Her çeşit istek için mezarı mevcutken Horoz Baba’da
77
ve bugün Pîrî Ba-
ba’da
78
mum yakılır.
Mezarı ortadan kaybolmadan önce her türlü istek için Horoz Baba’da
Kur’an-ı Kerim okuma adanırmış.
79
Muhtelif istekler için Pîrî Baba’da
80
taş yapıştırılır.
Her sene mahsulden sonra Pîrî Baba türbesi ziyaret edilir, bir sonraki sene
mahsulün iyi olması için dua edilir.
81
Pîrî Baba türbesinin önündeki büyük ayakkabının Pîrî Baba tarafından ya-
pıldığına inanılır ve ziyaretçiler tarafından cin çarpması sonucu oluşan has-
talıkların tedavisi amaçlı kullanılır. Işlem şöyle gerçekleşir; hastanın her tara-
fına bu ayakkabıyla hafifçe vurulur. Böylece cinlerin çıkarılacağına inanılır.
82
Pîrî Baba türbesindeki geyik boynuzları ağrıyan yere üç kere sürülür. Buna
afsunlama adı verilir.
83
Pîrî Baba’nın türbesinde bir tekne ve yanında da bir süpürge vardır. Ziya-
rete gelenler, çocuklarını bu teknenin içine yatırıp dualarla süpürürler. Kendi-
si de bir sanatkâr olan Pîrî Baba’nın himmetiyle çocuklarının iyi bir sanatkâr
olacağına, aynı zamanda kötü huylardan arınıp iyi huylu ve çalışkan olacağına
inanırlar.
84
Pîrî Baba’nın türbesine çocuk isteğiyle gelen kadınlar evlerinden getirdik-
leri ipi önce okuyarak sandukanın baş ve ayak kısmına sürerler. Daha sonra
ip bele bağlanır, başka bir kadının yardımıyla sandukanın etrafında “Allahım
muradımı ver” diyerek yedi kez dolanılır.
85
Evliya Çelebi, Pîrî Baba’nın keramet gösterdiği hamamın ziyaretgâh oldu-
ğunu kaydetmektedir. Insanlar, duvara girdiği yerdeki nişanı ve iki mermer
beyaz ekmeği görmeye gider. Bu hamamı ziyaret eden hastalar şifa bulur.
86
Evliya Çelebi, Şeyh Nusret tekesinin önündeki büyük ve eski dut ağacı-
nın bir yanının çürük olduğunu, bu çürük taraftan koparılan ağaç kıymığının
77
Bayrı, age, s. 154.
78
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08. 2016)
79
Bayrı, age, s. 154.
80
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08. 2016)
81
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08. 2016)
82
Özdoğan, agt, s. LXXXIII.
83
Özdoğan, agt, s. LXXXIII.
84
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08. 2016)
85
Özdoğan, agt, s. LXXXIII.
86
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 2, s. 207.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
485
hummaya iyi geldiğini söylemekte, yüzyıllardır insanların bu çürük taratan
kıymık aldıkları hâlde ağaçta bir eksilme olmadığını yazmaktadır.
87
Humma
hastaları bugün de türbeyi ziyaret etmektedir.
88
Şeyh Nusrettin türbesi etrafında yedi defa dolandırılan çocukların erken
yürüyeceğine inanılmaktadır.
89
Sonuç
Çalışmamızda Anadolu’da Yesevî geleneğiyle ilişkilendirilen on beş ziya-
ret yeri incelenmiştir. Bunlardan biri türbe (Baba Sultan), üçü mezar (Horoz
Dede, Davut Baba, Pertevî Sultan) olmak üzere, dördü günümüze ulaşama-
mıştır. Haklarında da Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesi dışında bir kaynağa rast-
layamadık.
Mevcut olan ziyaret yerlerinin önemli bir kısmı bugün de faal ve kült alanı
olma özelliğini sürdürmektedir. Nitekim yukarıda sadece bir kısmı verilen
uygulamalar bu durumu yeterince göstermektedir.
Bu ziyaret yerlerinin Yesevîlik’le ilgisi noktasında birtakım nispeten yeni
folklorik oluşumlar da söz konusudur. Örneğin bu yatırlar hakkında inter-
nete bilgi yükleyen kişinin Evliya Çelebi’yi yegâne kaynak olarak göstermesi
durumunda yazılı bilgi, sanal ortama geçmekte, oradan da tekrar sözlü or-
tamda paylaşılmaktadır. Dolayısıyla bugünün halk bilimcisi, “halk”tan der-
lediği bilginin hiçbir zaman “gerçek sözlü” bilgi olduğunu bilemez. Açıkçası
“gerçek sözlü bilgi”nin çok uzun zamandır var olmadığını bildiğimize göre,
halkbilimciler için “ikincil sözlü kültür çağı”nın yeni bilgi üretme ve paylaş-
ma kapasitesi ne kadar önce fark edilirse o kadar hızlı uyum sağlama imkânı
ortaya çıkacaktır.
KAYNAKÇA
AKTAN, Ali, Künhü’l-Ahbâr’a Göre Hoca Ahmed Yesevî ve Anadolu’daki Hali-
feleri”, Yesevîlik Bilgisi, haz. Cemal KURNAZ, Mustafa TATCI, Ankara: Milli Eğitim
Bakanlığı Yayınları, 2000, ss. 476-486.
Âşıkpaşaoğlu Tarihi, haz. A. Nihal ATSIZ, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Ya-
yınları, 1985.
BAYRI, Mehmet Halit, İstanbul Folkloru, Istanbul: A. Eser Yayınları, 1972.
BICE, Hayati, Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî, Istanbul: Insan Yayınları, 2011.
87
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, 3, s. 146-147.
88
Yardımcı, age, s. 559.
89
Yardımcı, age, s. 559.
486
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
DOĞANBAŞ, Muzaffer, “Amasya Yöresi Alevi Ziyaretgâhları”, Türk Kültürü ve Hacı
Bektaş Dergisi, 17 (2001), (http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/
article/view/401/393).
Ebu’l-Hayr-ı Rûmî, Saltuknâme, I-II-III, haz. Şükrü Haluk AKALIN, Ankara: Kültür
Bakanlığı, 1987, 1988, 1990.
Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, 1, haz. Ro-
bert DANKOFF, Seyit Ali KAHRAMAN, Yücel DAĞLI, Istanbul: Yapı Kredi Yayınları,
2011.
Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, 2, haz. Zeke-
riya KURŞUN, Seyit Ali KAHRAMAN, Yücel DAĞLI, Istanbul: Yapı Kredi Yayınları,
2011.
Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, 3, haz. Seyit
Ali KAHRAMAN, Yücel DAĞLI, Istanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2011.
Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, 9, haz. Yücel
DAĞLI, Seyit Ali KAHRAMAN, Robert DANKOFF, Istanbul: Yapı Kredi Yayınları,
2011.
FAROQHI, Suraiya, “Osmanlı Imparatorluğunda Bir Kent Ereninin Hikayesi
Merzifonlu Piri Baba”, çev. Harun YILDIZ, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Dergisi, 18
(2001) (http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/419).
GÜZEL, Abdurrahman, Abdal Mûsâ Velâyetnâmesi, Ankara: Türk Tarih Kurumu ya-
yınları, 1999.
KAHRAMAN, Arzu, Anadolu Erenleri ve Anma Törenleri, Istanbul: Can Yayınları,
2003.
KAPLANOĞLU, Raif, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Istanbul: Bursa Ticaret Borsası
Kültür Yayınları, 1996.
MÉLIKOFF, Irène, Hacı Bektaş Efsaneden Gerçeğe, çev. Turan Alptekin, Istanbul:
Cumhuriyet Kitapları, 1998.
Menâkıb-ı Hacı Bektaş-ı Velî “Vilâyet-nâme”, haz. Abdülbâki GÖLPINARLI, Istanbul:
Inkılâp Kitabevi, 1990.
NOYAN, Bedri, Hacı Bektaş’ta Pîrevi ve Diğer Ziyaret Yerleri, Izmir: Ticaret Matbaa-
cılık, [1964].
OCAK, Ahmet Yaşar, “Emirci Sultan ve Zaviyesi”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa-
kültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, IX (1978), ss. 129-208.
OCAK, Ahmet Yaşar, Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sûfîlik Kalenderîler (XIV-
XVII. Yüzyıllar), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1999.
OCAK, Ahmet Yaşar, Sarı Saltık Popüler İslâm’ın Balkanlar’daki Destanî Öncüsü, Anka-
ra: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2002.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
487
ÖZDOĞAN, Rahime, Amasya’da Adak Yerleriyle İlgili Halk Anlatıları, Samsun: On
Dokuz Mayıs Üniversitesi Sos. Bil. Ens. Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, 2006.
ÖZTÜRK, Eyüp, Velilik ile Delilik Arasında İbnu’s-Serrâc’ın Gözünden Muvelleh Derviş-
ler, Istanbul: Kitap Yayınevi, 2013.
PAMUK, Arif, Resûlullâh’ın Dilinden Sûrelerin Esrârı, Hikmeti ve Fazileti, Istanbul:
Pamuk Yayıncılık, 1985.
SERIN, Rahmi, Maneviyat Bahçesinin Gülleri İstanbul Evliyaları ve Sahabe Kabirleri,
Istanbul: Pamuk Yayıncılık, 1998.
ŞAHIN, Ibrahim, “Evliya Çelebi’nin Günümüz Izmir Il Sınırları Içinde Kullandı-
ğı Güzergâh ve Seyahatnâmede Buna Dair Sorunlar”, Kent ve Seyyah: Evliya Çelebi’nin
Gözüyle İzmir ve Çevresi -Makaleler-, III, ed. Metin EKICI, Turan GÖKÇE, Izmir: Ege
Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, ss. 81-136.
TEKIN, Mehmet, Hatay Evliyalarından Bayezid-i Bestami, Antakya: Kültür Ofset Ba-
sımevi, 1994.
TURYAN, Hasan, Bursa Evliyaları ve Tarihi Eserleri, Istanbul, Hünkar Ofset, 1997.
YARDIMCI, Ilhan, Evliyâları ve Âbideleri ile Şehirler Sultanı Bursa, Istanbul: Uludağ
Yayınları, 2005.
YARDIMCI, Mehmet, “Zile’de Yatırlar ve Ziyaret Yerleri ile Ilgili Inanışlar Uygu-
lamalar Menkıbeler”, 1. Uluslararası Türk Dünyası Eren ve Evliyaları Kongresi Bildirileri,
Ankara: Ervak Yayınları, 1998, ss. 543-564.
YÜCE, Kemal, Saltuk-nâme’de Tarihî, Dinî ve Efsanevî Unsurlar, Ankara: Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987.
ULUDAĞ, Süleyman, Bâyezid-i Bistâmî mad., DİA, 5, ss. 238-241.
http://www.yeniufukgazetesi.net/yazarlar.php?yazarid=57&yaziid=51 (10. 08.
2016)
Hoca Ahmed Yesevî’nin Düşüncelerinin
Hint Alt Kıtasındaki İzleri
Hammet ARSLAN
Giriş
Türk-Islâm tasavvufunun en önemli şahsiyeti sayılan Hoca Ahmed Yesevî
(1093-1166), günümüzde Kazakistan’da bulunan Çimkent şehrinin doğu-
sundaki Sayram kasabasında doğmuştur.
1
Ahmed Yesevî, kendi adıyla anılan
bir tarikatın da kurucusu kabul edilir. Yesevî ilk eğitimini Türkistan olarak
da bilinen Yesi’de almış, sonraki eğitimini de döneminde Islâm dünyasının
belli başlı kültür merkezlerinden biri olan Buhara’da sürdürmüştür. Ahmed
Yesevî’nin tasavvufa Şeyh Arslan Baba’nın ve Türkistan Hâcegânından Yu-
suf Hemedânî’nin manevi rehberliğinde girdiği bilinmektedir. Yesevî, Türk
olmasından ötürü, Islâm öncesi eski adetlerini korumuştur. Yesevî’nin di-
ni-tasavvufi düşüncesi Türkçe konuşan insanlar arasında çok etkili biçimde
yayılmıştır. Ahmed Yesevî’nin düşüncelerinin, ayrıca, civardaki diğer inanç
mensupları üzerinde de etkili olduğu bilinmektedir.
Ahmed Yesevî’nin düşünce ve inançlarının Hint alt kıtasına girişinde Ti-
mur’un Hindistan seferinin önemli bir etkisinin olduğu kabul edilebilir. Ye-
sevî dervişlerin ve müritlerinin Hint topraklarına gidişi Yesevî etkisinin böl-
gedeki gücünü arttırmıştır. Yesevî’nin fikirlerinin sadece Müslümanlar değil
aynı zamanda Kabir ve Guru Nanak gibi Hint mistikleri üzerinde izler bırak-
tığı düşünülmektedir. Ahmed Yesevî’ye verilen “Pir-i Türkistan” ismi de Sih
gurularının düşüncelerini etkileyen bir örnek kabul edilir. Biz bu bildirimizde
(i) Hoca Ahmed Yesevî’nin düşüncelerinin tarihsel olarak hangi yolla Hint
alt kıtasına ulaştığını (ii) Hint alt kıtasında nasıl yayıldığını (iii) onun gö-
* Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi, Izmir.
1
Yesevi’nin hayatı için bkz., Kemal Eraslan, “Ahmed Yesevi”, DİA, II/159-161
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
489
rüşlerinin hem Hint mistik şiirleri hem de Sih düşüncesi içerisindeki izlerini
karşılaştırmalı olarak ortaya koymaya gayret edeceğiz.
I- Ahmed Yesevî’nin Hint Alt Kıtasına Yönelik Kerametleri
Ahmed Yesevî’nin, yaşarken yazdığı hikmetlerinin yanı sıra ölümünden
sonra da birçok keramet gösterdiği ifade edilmektedir. Tarih ve menkıbe ki-
taplarına, onun sayısız kerametlerinden sadece birkaç tanesinin geçebildiği
belirtilir.
2
Biz burada Ahmet Yesevî’nin Hint alt kıtasıyla ilgili olarak yaşar-
ken ifade buyurduğu ve ölümünden sonra gerçekleşen bazı kerametlerinden
bahsetmek istiyoruz.
Dostları ilə paylaş: |