ÖĞR .GÖR. DR. ÖZLEM OVAYOLU
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ
İÇ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI
82
PANEL - Etkin Kemoterapi Uygulamaları - Örnek Protokoller,
Yeni Ajanlar ve Uygulamalar, Yan Etki Kontrolü
K48
AKCİĞER KANSERLERİNDE STANDART TEDAVİ PROTOKOLLERİ,
YENİ TEDAVİLER VE SEMPTOM KONTROLÜ
Akciğer kanseri her iki cinste de kanser ölümlerinin en sık nedeni
olup tüm dünyada sürekli artmaktadır. Tarama programlarında
kaydedilen gelişmelere karşın sağkalımı değiştirecek düzeyde
erken tanı nadirdir. Bronş epitelinden kaynaklanan kötü huylu
tümörlerin çoğunluğu kanserdir. Bölgesel lenf düğümlerine
metastaz sıktır ve sistemik yayılımın habercisidir. Klinik
evreleme tümör boyutu, komşu yapıların tutulması, metastatik
lenf düğümlerinin yerleşim bölgesi ve uzak organ metastazı
gibi değişkenler temel alınarak yapılır.
Cerrahi akciğer kanserinin her tipinde tanıda ve erken formların
tedavisinde temel rol oynar. Cerrahi yapılamayan erken evre
hastalığın tedavisinde radyoterapi tek başına kullanılabildiği
gibi, lokal ileri hastalık tedavisinde diğer tedavi yöntemleri
ile birlikte uygulanabilmektedir. Radyoterapi lokal tümör ve
metastazlarının tedavisinde palyasyon amacıyla kullanımda
da çok etkindir. Yeni ilaçlarla kemoterapi uygulamaları
semptomatik yanıtlar ve iyi sistemik palyasyon sağlamaktadır
ama sağkalım üzerinde etkisi radyoterapiye benzer şekilde orta
derecededir.
Akciğer Kanserinde Evreleme ve Prognoz
Uluslararası Kanser Araştırma Örgütü (UICC) evreleme sistemi
anatomik yayılma yollarını temel almıştır ve kullanılan tanısal
yöntemler evreyi belirleme de esastır. Evre sınıflaması tedaviyi
belirlemez, mevcut standartlarına uygun yöntemlerle tedavi
edilen hastaların prognozları hakkında fikir verir. Ayrıca değişik
merkezlerin tedavi sonuçlarının karşılaştırılmasında işe yarar.
Hastanın performans durumu, tanı öncesi anlamlı kilo kaybı,
birlikte hiperkalsemi olması diğer prognostik faktörlerdir.
Klinik bilgilerin analizi başka proliferasyonve biyolojik
belirteçlerin de prognostik açıdan önemli olabileceği izlenimi
vermişse de hiçbiri tedavi sürecini etkileyecek derecede önem
kazanamamıştır (Tablo 1).
Tablo 1. Akciğer kanserinde sağkalım
Evre Hücre tipi 5 Yıl sağkalım
I KHDAK % 65
KHAK % 50
II KHDAK % 40
KHAK % 25
III A KHDAK % 30
KHAK % 20
III B KHDAK % 15
KHAK % 5
IV KHDAK % 2
KHAK % 2
Tüm grup KHDAK % 10
KHAK % 5
TEDAVİ
Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde tedavi protokolleri
(KHDAK):
Erken Evre: Cisplatin+Vinorelbin, Carboplatin+Paclitaxel
Lokal İleri Evre: EP (Etoposit+Cisplatin) +RT
Metastatik KHDAK:
Cisplatin+Docetaxel
Cisplatin+Gemsitabin
Paclitaxel+Carboplatin
Cisplatin+Vinorelbin
Cisplatin+Etoposit
Paclitaxel+Carboplatin+Bevacizumab
Vinorelbine
Paclitaxel
Docetaxel
Vinorelbine
Adeno kanserlerde ya da mezotelyoma da 2. seride Pemetrexed
eklenir.
EGFR (+) ise Erlotinib ya da Cetuximab (Flex çalışması) eklenir.
Küçük Hücreli Akciğer Kanseri (KHAK):
EP (Etoposit+Cisplatin)
Carboplatin+Etoposit
Topetecan+Cisplatin
CAV (Cyclophosphamide+Doxorubicin+Vinciristin)
Hedefe Yönelik Tedaviler:
Son yıllarda özellikle sağ kalımı arttırmaları ve yan etki
profillerinin iyi olması nedeniyle birçok kanserde olduğu gibi
akciğer kanserlerinde de hedefe yönelik tedavilerin kullanımı
artmıştır.
Bunlar monoclonal antikorlar ve tirozin kinaz inhibitörleridir.
Monoclonal antikorlar (Cetuximab, Bevacizumab) laboratuarda
üretilmiş doğal antikorlardır ve hedefledikleri molekülün farklı
bölgelerine bağlanarak etki ederler. Tirozin kinaz inhibitörleri
(Erlotinib, Gefitinib) ise hücre içindeki diğer enzimleri aktive
ederek, fosfat ve kinaz arasındaki iletişimi keserek etki eder.
Tüm hücreleri etkilemeyerek tek bir noktaya etki ettiklerinden
hedef tedavilerin yan etki profilleri oldukça iyidir ve hastalar
tarafından genellikle iyi tolere edilir. Ancak bazen uygulanan
tedavi protokolüne, hedef ajanın türüne ve dozuna bağlı olarak
hastaların yaşam kalitesinin bozulmasına ve hastanın günlük
yaşam aktivitelerini sürdürmesini engelleyen gastrointestinal
değişiklikler, cilt reaksiyonları ve kardiyovasküler sorunlar gibi
farklı yan etkilere neden olabilmektedir.
UZM. HEM. AYŞİN KAYIŞ
ACIBADEM KOZYATAĞI HASTANESİ-ONKOLOJİ VAKA YÖNETİCİ
HEMŞİRESİ
TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
83
K49
JİNEKOLOJİK KANSERLERDE ÖRNEK PROTOKOLLER,YENİ
AJANLAR, YENİ UYGULAMALAR VE YAN ETKİ KONTROLU
Over kanseri jinekolojik kanserler arasında %25 oranında en sık
görülen kanserdir.Esas tedavi şekli cerrahidir. Cerrahi sonrası
kemoterapinin başarı şansıartmaktadır. Over CA radyoterapi
halen belirsizliğini korumaktadır.
Over kanserinin adjuvan tedavisinde ;
1. Sırada Platin+Taxan,
2. Sırada Lipozomal Doksorubicin,
3. Sırada Topotecan, Gemcitabine, Etaposide,Taxan yer alır.
Over kanseri tedavisinde Bevacizumab ‘ın faz 3 çalışmasından
olumlu sonuç alındığı belirtilmiştir. (GOG 0218 ve
ICON7) çalışmalarından elde edilen sonuçlara dayanarak,
Bevacizumab’ın birinci basamak endikasyonda kullanımı için bir
Avrupa Birliği (AB) pazarlama ruhsat başvurusunda bulunuldu.
Bu yılın sonunda İnsanlarda Kullanıma Yönelik Tıbbi Ürünler
Komitesi’nden (CHMP) bir karar beklenmektedir.
Rahim ağzı(serviks) kanseri jinekolojik kanserler arasında
2. sıklıkla görülen kanserler arasındadır.Erken dönem
teşhis edilebilen vakaların %95 inden fazlasında tam kür
sağlandığı için erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Serviks
kanserinin erken dönemde teşhisinde cinsel aktivitesi
başlayan her kadının yıllık jinekolojik muayenesini ve Pap
smear testini yaptırması gerekir.Pap smear testi servikal
kanserlerin %90‘ını erken dönemde yakalayabilir.Bu kanserin
nedeni büyük bir olasılıkla Human Papilloma Virüsü’nün
(HPV) neden olduğu bilinmektedir.HPV enfeksiyonuna karşı
geliştirilmiş iki aşı (gardasil.cervarix) rahim ağzı kanserini
önlediği ilişkin çalışmalar mevcuttur.Rahim ağzı kanserinin
kemoterapisinde; RT ile eşzamanlı Sisplatin metastatik serviks
CA ise Sisplatin+Fluorourasil,Bleocin-İfosfamid-Platin,Sisplatin-
Paklitaksel protokolleri uygulanmaktadır.
Vulva kanseri nadir olarak görülse de kadınlık imajını tehdit
eden bir konumdadır. Daha çok menopoz sonrası ve yaşlılarda
görülmektedir. Vulva kanseri genel anlamda kemoterapiye
dirençlidir. Bu sebeple erken evrede kemoterapi kullanılmaz.
Daha çok ileri evrelerde kontrol edilemeyen olgularda
radyoterapinin etkinliğini artırmak amacıyla kemoterapi
kullanılmaktadır. Ayrıca ileri evre vulva kanseri yaşlı hastalarda
ve sistemik hastalıkların eşlik ettiği vakalarda vulva CA nın
görülmesi kemoterapiye bağlı toksite riskini arttırmaktadır.
Endometriyum kanseri; rahmin iç duvarında gelişen kanser
türünü oluşturur. Gelişmiş ülkelerde en sık görülen kadın genital
organ kanseridir.Olguların % 75 ‘i evre 1 de tanı almaktadır.
Endometrium kanseri tedavisinde abdominal histerektomi
yapılır.Histerektomi sonrası radyoterapi önerilir.Nadiren bazı
vakalarda kemoterapi uygulanmaktadır.
Vajen ca Jinekolojik kanserler arasında %2 oranında nadir
görülen bir kanserdir.Genellikle vajinit ile karıştırılır.Vajinal
kanser tedavisi tipine,evresine ve yerleşim yerine göre
planlanır.Cerrahi ve radyoterapi uygulanır. Nadiren bazı
vakalarda kemoterapi uygulanmaktadır.
Kemoterapide karşılaşılan semptomlar jinekolojik kanser
tedavilerinde de görülmektedir. Ayrıca alt exremite de
görülen ödem hastanın yaşam kalitesini etkilemektedir. Ödem
geliştiğinde pnomotik kompresyon ve anti embolik çorap
önerilmektedir.
ÜMMÜHAN TÜRKAY
84
K50
KOLOREKTAL KANSERLER
• Kolorektal kanserler tüm kanserler arasında hem erkek
hem de kadınlar için en yaygın kanserlerin 3. sırasındadır
• İnsidansı her iki cinsiyet için eşittir.
• 2011 de tahmin edilen kolon kanseri vakaları 101.340 ve
rektal kanser için 39.870 vaka olduğu düşünülüyor.
• 2011 de Kolorektal kanserlerden ölüm tahmini olarak
49.380 olduğu düşünülüyor
• Bu da tüm kanserlerin % 9 ‘unu oluşturur…
• Kolorektal kanser yaygın olarak sporadik olarak oluşur ve
vakaların % 5-10 kalıtsaldır.
Etiyoloji
Kolorektal kanserlerin etiyolojisinde;
• Coğrafya,
• Yaş,
• Aile hikayesi ve genetik,
• Beslenme bozuklukları,
• Sigara kullanımı.
TARAMA
Düşük riskli hastalar (50 yaşından başlanarak aşağıda
beş şekilde yapılır)
1.
Yıllık gaitada gizli kan
2.
Her beş yılda bir sigmoidoskopi
3.
Her 5 yılda bir sigmoidoskopi ve yıllık gaitada gizli kan
4.
10 yılda bir kolongrafisi
5.
Her 10 yılda bir kolonoskopi
Yüksek riskli hastalar
1.
Birinci derece yakınında kolorektal kanseri bulunanlar
risksiz hastalar gibi takip edilir, ancak 40 yaşında
başlanmalı
2.
Daha öce adenomatöz polip nedeniyle polipektomi
yapılan hastalara 3 yıl sonra kolonoskopi yapılır.
Normalse 5 yıl sonra takip
3.
FAP ailesindeki bireyler FAP geni varlığı genetik testler
yapılır. 18 yaşından başlanarak her yıl flexible
sigmoidoskopi yapılır
4.
İnflamatuar barsak hastalıklarında pankolit varsa
hastalığın başlangıcından 8 yıl sonra kolonoskopi
yapılır.
Kolorektal kanserlerin çoğu sigmoid kolon ve rektumda
yerleşir.
Evrelemede amaç; hastalığın yayılım derecesini saptamak
bu şekilde tedavinin planlanması ve prognoz açısından
tahminde bulunabilmektir.
TNM SINIFLANDIRILMASI
Primer tümör ( T)
TX
T0
Tis
T1
T2
T3
T4
Primer tümör değerlendirilemiyor
Primer tümör yok
Carsinoma in situ : intraepitelial veya
lamina propriyaya invasyon
Tümör submukozaya yayılmış
Tümör muscularis propriyaya yayılmış
Tümör subserozaya veya peritonla kaplı
olmayan perikolik veya perirektal dokula-
ra geçmiş
Tümör viseral peritonu (seroza ) geçmiş
ve komşuluk yoluyla diğer organları tut-
muş
Regional lenf nodülleri (N)
NX
N0
N1
N2
N3
Regional lenf nodülleri değerlendirilemi-
yor
Regional lenf düğümlerine yayılım yok
1-3 perirektal veya perikolik lenf nodülün-
de metastaz vardır
4 veya daha fazla pararektal veya periko-
lik lenf nodülünde metastaz vardır
Vasküler yapılar boyunca herhanfibir lenf
nodülünde metastaz vardır
Uzak Metastaz (M)
MX
M0
M1
Uzak metastaz varlığı değerlendirilemiyor
Uzak metastaz yok
Uzak metastaz var
Tanı anında evreler;
Evre 0-1: %14
Evre 2-3: %65
Evre 4 : %21
Evrelere göre yaşam şansı;
Evre 0-1: %90
Evre 2: %75
Evre 3: %30-%50
Evre 4: %10
TANI
• Hikaye, fizik muayene ve tanısal testlerle tanıya gidilir.
Özellikle aile hikayesi, kanama, dışkılama alışkanlıklarındaki
değişiklikler ve kilo kaybı sorgulanmalıdır.
• Tam kan sayımı, karaciğer fonksiyon testleri
• PA akciğer grafisi
TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
85
Endoskopi ( Kolonoskopi) ve biyopsi
• Kolonun tamamının değerlendirilmesini sağlar
• Kaynağı bulunamayan kanamalarda, kolon grafisinde
anormal bulgular saptandığında, sigmoidoskopide polip
saptandığında, inflamatuar barsak hastalıklarındave daha
önceden polip veya kolorektal kanseri bulunan hastalarda
tanı amaçlı kolonoskopi yapılabilir.
• Günümüzde rektal kanamalarda artan bir oranda
kolonoskopi tercih edilmektedir.işlem biyopsi yapılmasına
olanak sağlamasının yanı sıra, senkron lezyonlarının
gözden geçirilmesine olanak sağlar.
Radyolojik görüntüleme
• Abdominal ve pelvisin görüntülenmesi oral, IV, ve
rektal kontrastlı yüksek standartlı BT, US veya kuşkulu
durumlarda Manyetik Rezonans (MR) görüntülenmesi,
sanal kolonoskopi, endoskopi geçişine izin vermeyen sol
kolon lezyonlarında senkron lezyonların tanısı için önerilir,
• PET
Tümör Belirteçleri
• CEA
• Ayrıca CA 19-9 da istenebilir…
TEDAVİ
Tümör Lokalizasyonuna Göre Cerrahi Teknikler
Kolon cerrahisinde en az 12 ganglion çıkarılması hedeflenmelidir.
Cerrahi girişimler bağlanacak damar pediküllerine göre yapılır..
Çekum: Sağ hemikolektomi
Çıkan kolon: sağ hemikolektomi veya genişletilmiş sağ
hemikolektomi
Transvers kolon sağ yarısı: genişletilmiş sağ hemikolektomi
Transvers kolon ortası : genişletilmiş sağ hemikolektomi
Transvers kolon sol yarısı : subtotal kolektomi veya
genişletilmiş sol hemikolektomi
İnen kolon: sol hemikolektomi
Sigmoid kolon: sigmoid rezeksiyonu veya sol hemikolektomi
Senkron kolon tümörleri: total kolektomi
Kolon Kanseri Evre 0
• Cerrahi sınır temiz olmak koşuluyla polipektomi
• Polipektomi uygun olmayan büyük lezyonlar için standart
kolon rezeksiyonu
Evre 1
• Tümör yerleşimine göre standart radikal rezeksiyon
Evre 2
Cerrahi : potansiyel küratif rezeksiyon
Adjuvan Tedavi: aşağıdaki riskli alt gruplar hariç rutin adjuvan
KT önerilmemektedir.
Riskli alt grup;
1. Perforasyon
2. Tam veya tama yakın tıkanıklık az diferansiye histoloji
3. T4N0
4. T (herhangi) NX
Önerilen adjuvan Tedavi
FOLFOX -4 rejimi ( 12 siklus) 6 ay
5-FU/FA veya LVF5FU2
Capecitabine 3 haftada bir 14 gün; 8 kür
UFT/FA beş haftada bir 28 gün 5 gün
Evre 3
Cerrahi : standart radikal rezeksiyon
Adjuvan RT endikasyonu yok
Adjuvan KT;
1. MOSAİC çalışmasına göre FOLFOX rejimi 2 haftada bir 12 kür
2. NSABP C07 çalışmasına göre FLOX rejimi
3. Capecitabine ve UFT +FA : X-ACT ve NSABP C06 çalışmalarına
göre (Türkiyede uygulanmıyor????)
Adjuvan Kemoterapi Uygulamaları
• 5-FU+FA (Mayo rejimi): 5-FU 425 mg/m2/gün + FA 20 mg/
m2/gün, 1-5. günler, 28 günde bir tekrar edilir, 6 ay süre
ile kullanılır.
• 5-FU+FA (De Gramont rejimi): FA 200 mg/m2 i.v. + 5-FU
400 mg/m2 bolus 1-2. günler, 5-FU 600 mg/m2 sürekli
infüzyon (24 saat) 1-2. günler, 15 günde bir, 6 ay süre ile
uygulanır.
• 5-FU+Levamizol: 5-FU 425 mg/m2/gün 1-5. günler, 28 gün
sonra haftada bir aynı doz verilir, 1 yıl süre ile kullanılır.
Levamizol 50 mg/gün 1-3. günler, 14 gündebir, 1 yıl
boyunca kullanılır.
• Hafta bir yüksek doz 5-FU+FA (Roswell Park rejimi): 5-FU
500 mg/m2 haftada bir, 6 hafta süre ile kullanılır, 2 hafta
ara verilir ve 1 yıl boyunca devam edilir. FA 500 mg/m2 2
saatlik infüzyon olmak üzere haftada bir, 6 hafta süre ile
kullanılır, 2 hafta ara verilir ve tedavi 1 yıla tamamlanır.
• FOLFOX-4 rejimi: 2 haftada bir, toplam 12 siklus olmak
üzere 1 ve 2. günlerde, FA 200 mg/m2 2 saatlik infüzyon
ve 5-FU 400 mg/m2, 5-FU 600 mg/m2 22 saatlik infüzyon,
1. gün oksaliplatin 85 mg/m2 uygulanır.
• FOLFOX-6 rejimi: 1. gün oksaliplatin 85 mg/m2 2 saatlik
infüzyon, FA 400mg/m2 2 saatlik infüzyon 1. gün, 5-FU
400 mg/m2 1. gün i.v. bolus sonrasında 2 gün süre ile 1200
mg/m2/gün (toplam 2400 mg/m2 46-48 saatlik) infüzyon
olarak uygulanır. Her iki haftada bir tekrar edilir.
• FLOX : 5-FU 500 mg/m2 haftalık i.v. bolus, 6 defa; FA 500
mg/m2 haftalık 6 defa, her 8 haftalık siklusta 1., 3. ve 5.
haftalarda oksaliplatin 85 mg/m2 i.v. ek olarak uygulanır.
Evre 4
Senkron metastazlı hastalarda cerrahi
Sistemik tedavi
1. Birinci basamak tedaviler: irinotekan/FUFA(FOLFIRI)+
bevacizumab veya herhangi bir FOLFOX rejimi ( 4,6 veya 7)
veya FUFA + bevacizumab veya FOLFIRI
2. İkinci basamak tedavi FOLFIRI kullananlarda herhangibir
FOLFOX( -4,-6 veya -7) veya ırınotekan + cetuximab . Daha
önce FOLFOX kullanan hastalarda FOLFIRI önerilir.
Kolorektal kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar:
Fluoroprimidinler (5FU, kapesitabin, UFT),
Irinotekan,
Oksaliplatin,
86
Antiangiogenez inhibitörleri (Bevasizumab)
EGFR reseptör antikorları (Cetuximab)
Hedefe yönelik ajanlar
• Bevacizumab: Angiogenezde önemli bir mediatör olan
VEGF’e (vasküler endotelyal büyüme faktörü) bağlanır.
Metastatik kolorektal kanserde fluorourasil bazlı
kombinasyon rejimleri ile ilk seçim olarak kullanılır.
• Cetuximab: HER1-EGFR (epidermal büyüme faktörü
reseptörü) hedef alır. Metastatik kolorektal kanserde
irinotecan direncini kırmak amaçlı, kemoterapi rejimleri
ile kombine şekilde, ikinci seçim olarak kullanılabilir.
Yan etkiler ve girişimler
Kolorektal kanser tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı
görülebilecek yan etkiler.
Fluorourasil’e bağlı yan etkiler
GIS: Yan etkilerin şiddeti doza bağlıdır. Bulantı ve kusma
(hastaların %30-50’sinde görülür), mukozit (tedavi sonrası
5-8. günlerde başlayabilir ve ciddi olabilir), anoreksi ve diyare
görülebilir. Doz sınırlaması gerektirebilir.
• Hematolojik: Lökopeni, trombositopeni ve anemi gelişebilir.
• Dermatolojik: Dermatit, tırnak değişiklikleri, hiperpigmentasyon,
el-ayak sendromu (palmar-plantar eritrodisestezi sendromu),
fotosensivite, alopesi görülebilir.
• Nörolojik: Serebellar ataksi (kalıcı olabilir), oryantasyon
bozukluğu, konfüzyon, nistagmus, başağrısı.
Irinotecan’a bağlı yan etkiler
• Hematolojik: Hastaların %63’ünde lökopeni; yaklaşık
%54’ünde nötropeni görülmüş ve bunların %26-27’sinde
nötropeninin grade 3-4 olduğu bildirilmiştir. Hastaların
%3’ünde trombositopeni, %67’sinde anemi geliştiği
bildirilmiştir.
• Dermatolojik: Irinotekan vezikant özelliği olmayan bir
ilaçtır. Alerji ve cilt reaksiyonları nadir etkilerdir. Alopesi
sık görülen yan etkilerdendir.
• GIS: Bulantı ve kusma meydana gelebilir. Hastaların
yaklaşık %51’inde diyare gelişebilir. Bunlardan %7-9’u
ciddidir. 24 saatten sonra görülen gecikmiş diyaredir ve
doz sınırlayıcı bir toksisitedir.
• Akut kolinerjik sendrom: Hastaların %85’inde görülen,
infüzyon esnasında ya da takiben 24 saat içerisinde gelişen
akut diyare ile aşırı terleme, karın krampları, göz bebeğinin
daralması ve aşırı tükrük salgısı gibi belirtilerle kendini
gösteren geçici bir sendromdur.
Oxaliplatin’e bağlı yan etkiler
Bulantı-Kusma: Antiemetik kullanımına rağmen şiddetli
olabilir. Antiemetik olarak 5-HT3 antogonistleri (granisetron,
ondansentron gibi) ve deksametazon kombine kullanılabilir.
• Duyusal Nöropati: Nörotoksisite el ve parmaklarda
uyuşukluk, parestezi ve dudaklarda uyuşukluk ile
karakterizedir. Soğukla aktifleşebilir.
• Hematolojik: Orta derecede lökopeni ve orta derecede
trombositopeni meydana gelebilir.
Capecitabine’e bağlı yan etkiler:
• Kemik iliği baskılanmasına bağlı enfeksiyon, kanama ve
yorgunluk,
• Bulantı - kusma, stomatit ve diyareye bağlı beslenmede
yetersizlik,
• El-ayak sendromuna bağlı cilt bütünlüğünün bozulması ve
rahatsızlık.
Bevacizumab’a bağlı yan etkiler:
• Hemoraji, hipertansiyon, proteinüri, konjestif kalp
yetmezliği, ishal, halsizlik, lökopeni, tromboembolizm,
hiponatremi.
Cetuximab’a bağlı yan etkiler:
• İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar; bronkospazm, ürtiker,
hipotansiyon, ses kısıklığı, pulmoner toksisite, döküntü,
ciltte kuruluk ve çatlak, ishal, halsizlik, ateş, bulantı,
kusma, anoreksi, lökopeni, akne benzeri döküntüler.
Hemşirelik Girişimleri
Hastaya ilaçların yan etkileri konusunda bilgi verilir.
Bulantı-kusma için hekimin önerdiği antiemetikler kullanılır.
İrinotecan verilen hastalarda akut kolinerjik sendromu
önlemek için atropin sc uygulanır.
Eloxatin verilen hastalara soğuktan korunması eğitimi verilir.
5fu verilen hastalarda stomatiti önlemek için ağızda buz
uygulaması önerilir.
Bevacizumab tedavisi verilen hastalarda hipertansiyonu
önlemek için tuz kısıtlaması önerilir.
Cetuximab tedavisi alan hastalarda ciltte döküntülere karşı
lavanta sirkesi önerilir.
FATMA AKSOY
TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
87
Dostları ilə paylaş: |