Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə17/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   73

DR. BÜLENT YALÇIN

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
73
KONFERANS - Onkoloji Hastasında Tedaviye Uyum ve 
Beslenme
K44
KANSER  PREVANSİYONU  VE  TEDAVİSİNDE  MOLEKÜLER 
BESLENMENİN ROLÜ
21.  Yüzyılda  insan  genomu  ile  ardışık  başlayan  çalışmalar-
OMİCS  alanında devam edecek gibi görülmektedir. Genomics, 
Proteomics, Metabolomics, Nutriomics, epigenomics Dietomics  
vb  olarak    gelişebilir.  İnsan  sağlığı  ve  yaşam  kalitesi  için 
gelecek de görüşler, nütrient-gen ilişkilerine fokuslanarak son 
derece  önemli  verilere  ulaşılmasını    sağlayacaktır.  Moleküler 
beslenme  kavramı  günümüzde  artık  beslenme  bilimlerinde 
öncelikli yaklaşım şeklini oluşturmaktadır.  Kanserde epigenetik 
mekanizmaları  ve  bu  mekanizmaları  etkileyen  diyet,çevresel 
faktörler,yaşam biçiminin rolünü anlamada yakın bir gelecekde 
yeni  güçlü  teknolojiler  sayesinde  mümkün  olacaktır.  Hızlı 
epigenetik  değişikliklere  duyarlı  analizler  yapılabilecektir. 
DNA  metilasyonu  en  önemli  epigenetik  mekanizmadır.  DNA 
metilasyonu  ve  besin  öğeleri  ile  olan  ilişkilerini  de  anlamaya 
gereksinimimiz  olduğu açıktır. Gelecekte prevansiyon içinde en 
önemli çalışma alanı olarak dikkat çekmektedir. Besin öğelerinin 
DNA  ve  RNA  düzeyinde  etkilerini  gösterebilmek  amacıyla 
yapılan metilasyon  analizleri daha önemli bulunmaktadır. Bu 
sayede nütrientlerin bu karmaşık sistemdeki rollerini anlamak 
için daha tercih edilir bir yöntem olarak görülmektedir.
Nütrientler  gen  ekspresyonlarını  oluşturabilir  ve  böylece 
bireysel  phenotypler  değişir.  Organizmanın  genetik  yapısına  
bağlı olarak ,gen ekspresyonları bu nutrientlere değişik çevre 
koşullarının direkt etkisi ile farklı yanıtlar verebilir. DNA stabilitesi 
onarılması  ve  farklı  gen  ekspresyon  işlemlerine  nütrientlerin 
rolünü  anlamak  son  yıllarda  beslenme  bilimlerinde  daha 
öncelikli gelişmeler olarak görülmektedir.
genomik  stabilitede  diyetin  önemi,  kanserin  gelişmesindeki 
bütün etkin olan yolaklardaki etkisi bu gün bilinmektedir.
Bioaktive besin komponentlerinin etkili olduğu mekanizmalar 
ise  son yıllarda çeşitli çalışmalar ile açıklanmaktadır. Özellikle 
araştırmalar  ile  dikkat  çekilen  konular  arasında  inflamatuar 
yanıt,  karsinojen  metabolizması,hormon  regülasyonu,  hücre 
farklılaşması,DNA onarımı,apoptosis, hücre büyüme süreci vb 
mekanizmalardaki etkileridir.
Diyetin etkisi obezite ve insülin direncinin gelişmesi, glisemik 
yükün,  trans yağ asitlerinin , kırmızı et tüketiminin artması , sebze 
ve  meyve,  kurubaklagil,  tam  tahıl  ürünlerinin  az  tüketilmesi 
olarak  gösterilmektedir.  Diyet  sukrozu  genotoksisitesi  ,  P53 
mutasyonlarını etkileyen folik asit eksikliği, çinko eksikliği . bu 
konuda en çok dikkat çeken noktalardır.
 Son yıllarda gerçekleştirilen karsinogenesizin promosyon veya 
inhibisyonunda  nütrientlerin  etkinliğini    gösteren    moleküler 
beslenme  çalışmaları  oldukça  heyecan  verici  sonuçlara 
ulaşılmasını sağlamıştır. Çalışmalarda dikkat  edilmesi gereken 
noktalardan birisi ise araştırmalarda tek veya birkaç nütrientin  
etkisinin incelenmesidir. Ancak  gözden kaçırılmaması gereken 
nokta  doğadaki  tüm  bu  nütrientlerin  kombinasyonunun 
sinerjistik etkilerinin olabileceğidir. Bu anlamda henüz yeterli  
düzeyde  invivo  ve  invitro  çalışmalar  bulunmamaktadır.  Bu 
nütrientlerin organizmada bir çok mekanizmadaki çok hassas 
rolleri  düşünüldüğünde  konunun  önemi  anlaşılmaktadır.Bu 
alanda  yapılacak  iyi  planlanmış  doz-yarar  ilişkisini  gösteren 
çalışmalara gereksinim olduğu bir gerçektir. Yine günümüzde 
önemi  daha iyi anlaşılmaya  başlayan bir diğer konuda  bireylerin 
genotiplerine  uygun  kişiselleşen  özel  beslenme  modeli 
gelecek de insanların en çok tercih edeceği bir beslenme şekli  
olabilecektir.  Sonuç  olarak    son  yıllardaki  moleküler  çalışma 
sonuçları değerlendirildiğinde;
Kanser  nutrient  gen  ilişkisi  sonucu  mu  oluşur?  Sorusu 
yanıtlanmayı beklerken, Nutrigenomikler ve farmakogenomikler 
multidisipliner alanlarda ortaya çıkan ve gelecek için ümit veren 
iki önemli konudur. 
RÜKSAN ÇEHRELİ 
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ 

74
K45
KEMOTERAPİ ALAN HASTALARDA TEDAVİ UYUMUNU 
ETKİLEYEN  SOSYO-KÜLTÜREL ETKENLER
Sağlık; Yalnızca hastalığın ve sakatlığın olmayışı 
değil,fiziksel,mental ve sosyal yönden  tam bir iyilik halidir.
Hastalık; Bireyin ,fiziksel,ruhsal,entelektüel ve sosyal 
fonksiyonlarını daha önceki haline göre azaltır ya da iyice 
tüketir.
Kültür; Latince bir kelimedir.
-İngiliz Antropolog Taylor (1781)
-Taylor’a göre kültür;bir toplumun üyesi olarak insanoğlunun 
öğrendiği bilgi,sanat,gelenek,görenek,yetenek,beceri ve 
alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür.
Kültür’ün özellikleri;
 

Paylaşılır

Simgelere dayalıdır

Toplumsaldır

Tümleşiktir

Tarihi ve süreklidir

Öğrenilir ve öğretilir

Devigendir

Gereksinimleri karşılayıcı ve doyum sağlayıcıdır.
Kültür,Hastalık-Sağlık; İnsan gelişimi her zaman kültürün içinde 
gerçekleşir.Hastalıkların gidiş ve prognozundan, semptomların 
ifadesine,çare  arama  davranışları,  hastalıkla  ilgili  yanlış  inanç 
ve tutumlara kadar bir dizi durum kültürel etkenlere açıktır.
Sağlık açısından; kişilerin sağlığı ile ilgili kültürel alışkanlıklarını 
bilmek  önemlidir.Çünkü  bir  toplumda  sağlığa  verilen  değer  o 
toplumun kültürüne bağlıdır.
Normal ve anormal kavramı hastalıkla ve sağlık kavramlarıyla 
eşdeğerdir.
Bir kişinin kendini hasta hissetmesi ve hastalığını ifade etme 
biçimi bireysel,psikolojik,sosyal ,dinsel ve çok sayıda etmenin 
sonucudur.
Her  bireyin  hastalığını  tanımlama  biçimi  ve  kabulü,tedavi 
arayış davranışı kültürünün bir parçasıdır.
KANSER-KÜLTÜR
Latincede  yengeç  anlamına  gelen  ‘Cancer’  kelimesine 
dayanmaktadır.
Kronik hastalıklar arasında kabul edilen kanser, sık görülmesi ve 
yüksek oranda ölümlere yol açması nedeni ile çağımızın önde 
gelen sağlık sorunlarından biridir. Kanser kan ve lenf yoluyla 
yayılabilen  sistemik  bir  hastalık  olduğundan,  tedavisinde  bu 
özellikten  dolayı  farklı  yöntemler  kullanılabilmektedir.  Yaygın 
olarak  kullanılan  tedavi  yöntemleri;  kemoterapi,  radyoterapi 
ve cerrahi tedavi olup, kanser tanısı konan hastaların bireysel 
özellik  ve  hastalığının  durumuna  göre  bu  yöntemlerden  bir 
veya birkaçı tedavide kullanılmaktadır.
Kanser  tedavisi  uzun  süreli  bir  tedavi  olduğundan  bu 
semptomlar çoğu zaman hastanın, 
fiziksel, psikolojik ve sosyal iyilik haline zarar verebilmekte ve 
hastanın tedaviye uyumunu da etkileyebilmektedir. 
UYUM
Hastalık ve tedavinin özellikleri uyumda önemli rol oynamaktadır. 
Kronik hastalık bireyin yaşam biçiminde değişikliklere,çok yönlü 
kayıplara  ve  başkalarına  bağımlı  olmasına  neden  olduğunda 
uyum sorunları yaşanabilmektedir.
Kronik hastalıklarda tedaviye uyum sorunu tedavinin başarısını 
engellemektedir.
Tedaviye  uyumda,hastanın  verilen  ilaçları  eksiksiz,zamanında 
ve  önerilen  biçimde  kullanması  veya  iyileştiğini  varsayarak 
ilaçları  önerilen  zamandan  önce  bırakmaması,yapması  veya 
yapmaması önerilen davranışlara uygun davranması beklenir.
Kronik  bir  hastalık  olan  kanserde  tedaviye  uyumsuzluk 
sık  görülmekte,bunun  sonucu  olarak  hastanın  iyilik  süresi 
kısalmakta ve tekrarlı hastane yatışları kaçınılmaz olmaktadır.
Tedaviye uyumsuzluğun birçok nedeni vardır.
Bunlar;
Tedavi planındaki karmaşa
İlaç yan etkileri
Hastaların ilaç tedavisine ilişkin bilgi eksikliği
Hastanın ilacın yararlı olacağına inanmaması
İlaca ilişkin daha önce olumsuz deneyimlerinin olması
Tedavi ekibi ile iletişim sorunları gibi durumlardır.
Tedaviye uyumsuzluk;
Hastalık belirtilerinin iyileşmemesi
Tekrarlı hastane yatışları
Tedavi maliyetinin artması
Hastalığın kötüleşmesi ile bireyin işlevselliğinin bozulması
İş gücü kaybı
Aileye ve topluma ekonomik yük
Sağlık kurumlarına ise zaman ve enerji kaybı olarak 
yansımaktadır.
KANSER İLE İLGİLİ MİTLER
Saç boyası beyin kanseri yapar(!)
Cep telefonları kansere neden olur(!)
Anne veya baba kanser ise çocukta kanser olur(!)
Sadece kadınlar meme kanseri olur(!)
Kanser için tedavi bulundu ancak ilaç firmaları saklıyor(!)
Kanser olan herkes ölür (!)
Kanser kelimesinden bahsetmek hastalığı davet etmektir(!)
Ter önleyici deodorantlar kansere neden olur(!)
Kanser bulaşıcıdır (!)
ÖNEMLİ OLAN;
Farklı  kültürel  inançlar  ve  değerlere  sahip  insanlarla  çalışan 
hemşirelerin  her  grubun  kendine  özgü  kültürel  tanım  ve 
ifadelerinin olduğunu fark etmeleridir.
Farklılıkları kabullenmek,klinik tabloların hem bireysel hem de 
toplumsal ifadesinin olduğunun farkında olmak önemlidir.

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
75
KANSERDE  KÜLTÜREL  DEĞİŞKENLERLE  İLGİLİ  BİLGİ  SAHİBİ 
OLMAK HEMŞİRELİKTE NEDEN ÖNEMLİDİR?
Hastalığın  tanımlanması  ve  algılanması,sağlığını  elde  etme 
davranışını  etkileyecektir.Kültürün  kendisi  hasta  için  stres 
yaratan bir faktör olabilir.
    
Hasta  ve  hemşire  arasındaki  kültürel  farklılıklar  yanlış 
anlamalara ve terapötik olmayan ilişkilere neden olur.
Hastanın sağlık-hastalıkla ilgili kültürel özelliklerini belirlemek 
için sorulması gereken sorular?
Sizdeki problemler hakkında aileniz ve toplumunuz ne söyledi?
Sizin  probleminize  benzer  problemler  yaşayan  başkalarının 
olduğunu duydunuz mu?
İnsanlar bu hastalıkların nedenlerinin ne olduğu hakkında bir 
şeyler söylediler mi?
Ne  tip  yardımlar  aldınız?  (Toplumdaki  diğer  kişilerden-sağlık 
personelinden-psikolog…)
Ne yardımcı oldu?
Kanser Hastalarına Bakım Verirken Kültürel Açıdan Göz  
Önünde Bulundurulması Gereken Hususlar
Kültürü tanıyın
Sağlık inançlarını,sağlık uygulamalarını,sağlık alışkanlıklarını ve 
değerleri tanımlayın
İletişim örüntülerini,dini inançları,ritüelleri ve sembolleri 
tanımlayın,
Bir  kişinin  kendi  kültüründeki,  hedef  popülasyonla  iletişimini 
etkileyen,  sağlıkla  ilgili  inanış  ve  değerleri,  uygulamalarını 
tanıyın. Kişi ve hedef popülasyon arasındaki kültürel farklılıkları 
tanımlayın.
Kişisel yada hedef popülasyonun kültürel değer ve inaçlarının 
farkında  olma  sağlık  planlama  ve  müdahelelerine  rehberlik 
eder.
Toplum liderleriyle işbirliği yapın.
Genelde hedef nüfusun,özelde ise bireyin inanç, değer,ihtiyaç 
ve  gereksinimlerini  temel  alan  müdahele  stratejileri,sağlık 
planlamaları  geliştirin.  Bireylerin  kendilerini,  sağlıklarını, 
hastalıklarını  kendi  kültürleri  içerisinde  nasıl  algıladıklarını 
dikkatle  gözlemleyin  ve  anlayın  hastaların  ifadelerini  asla 
azımsamayın.
Hemşire  öncelikle  kendi  benlik  kavramının  farkında 
olmalıdır.  Daha  sonra  karşısındaki  bireyin  benlik  kavramını 
değerlendirmeli ve onun olumlu benlik kavramı  geliştirmesine 
destek olmalıdır. 
 
Benlik  kavramının  farkında  olan  hemşire  bireysel  istek  ve 
gereksinimlerini  profesyonel  davranışlarına  yansıtmadan 
kontrol eder. Mesleki sınırlarını uygun şekilde belirler. Kendisiyle 
ilgili  ve çevreyle ilgili olayları birbirinden ayırt eder.  
 
PERVİN HORASAN
K46
ORAL AJANLARIN KULLANIMINDA UYUMUN ARTTIRILMASI
Günümüzde FDA (Food and Drug Administration ) tarafından 
kullanımı  onaylanan  oral  antikanser  ilaç  tedavilerinin  sayısı 
son  geçmiş  10  yılda  büyük  ölçüde  artmış  ve  yaygın  olarak 
kullanılmaya başlanmıştır (Tablo 1). 
Hastalar  ev  temelli  tedavide  kolaylık  sağladığı  için  primer 
olarak oral antikanser ilaç tedavisini intravenöz tedaviye karşı 
tercih etmektedirler. Çünkü oral tedavi, hastada kontrol hissi 
sağlar, iş ve sosyal yaşamının etkilenmesini azaltır, infüzyon için 
kliniğe gitmesini gerektirmez ve her bir uygulama için takılan 
kateterin verdiği rahatsızlığı giderir. Oral tedavinin avantajlarına 
karşın,  çok  az  bir  hasta  oral  tedaviden  daha  etkili  olduğunu 
düşündükleri  IV  kemoterapi  tedavisini  de  tercih  etmektedir. 
Yapılan bir çalışmada ilerlemiş meme kanseri için oral tedavi 
başlanan hastaların çoğu oral tedaviyi olumlu bulurken,  küçük 
bir yüzdesi de oral tedavinin ispatlanmadığını veya IV tedaviden 
daha  az  etkili  olduğunu  ve  onlara  son  çare  olarak  başlandığı 
konusunda endişe yaşadıklarını bildirmiştir. Ayrıca,  IV tedavi 
izleminde primer sorumluluk  sağlık bakım sağlayıcılarındadır. 
Ek olarak IV olarak tedavi gören hastalar ilaç almak için düzenli 
olarak  kliniğe  gelmek  zorundadır.  Sonuç  olarak  bu  durumda 
hasta ile sık izlem ve etkileşim fırsatı sağlamaktadır. Oral tedavi 
ise;  yükün  hastaya  kayması,    uyumun  değerlendirilmesi  ve 
yan  etkilerin  izlenmesi  gibi  zorluklara  yol  açmaktadır.  Uyum 
özellikle oral tedavide çok önemlidir çünkü tedavinin etkililiği 
ve  toksisitesi  son  derece  doğru  ilaç  tüketimine  bağlıdır  ve 
uyumun esas belirleyicisi hastanın kendisidir IV tedavideki gibi 
hekim ve hemşire değildir.
Tablo 1: Günümüzde onay alan ve gelişmekte olan oral ajanlar
Oral ajanlar
Hedef (fizyolojik veya 
moleküler)
Malignansi 
Sitotoksik ajanlar 1990 
dan beri onaylananlar
Capecitabine (Xeloda®, 
Roche)
DNA sentez inhibitörü
Tedaviye yanıt 
vermeyen mBC, 
mCRC, adjuvan 
Dukes’C crc
Hexamethylmelamine(Hex
alen®,Eisai)
DNA hasarı 
OC, servikal evre 
IVB kanserleri STS
Temazolomide 
(Temodar®Merck& Co.,Inc)
DNA hasarı
Tedaviye yanıt ver-
meyen anaplastik 
astrositoma
Hedef ajanlar 1990 dan 
beri onaylananlar
Anastrozole(Arimidex®. 
AstraZeneca)
Aramatoz inhibitörü
Tedaviye yanıt ver-
meyen veya mBC, 
adjuvan erken 
ER+BC
Bexarotene 
(Targretin®,Eisai) 
RXR antagonisti
Kutanöz T hücreli 
lenfoma
Bicalutamide , 
Casodex®AstraZeneca)
AR antagonisti 
mPC
a
Dasatinib (Sprycel 
®,Bristol-Myers Sguibb) 
BCR/ABL, TK yolu 
inhibitörü
Tedaviye yanıt 
vermeyen CML, 
tedaviye yanıt ver-
meyen Ph+ALL
Erlotinib (Tarceva ®, Ge-
nentech/astellas Oncology 
–OSI Pharmaceuticals)
EGFR yolu inhibitörü
İlerlemiş NSCLC
b
 
ilerlemiş, rezeke 
edilemeyen veya 
pankreas kanseri
b

76
Everolimus (Afinitor®, 
Novartis Pharmacuticals 
Corporation)
mTOR inhibitörü
Tedaviye yanıt 
vermeyen RCC
Exemestane 
(Aromasin®Pfizer Inc)
Aramatöz inhibitörü
Tedaviye yanıt ver-
meyen mBC, adju-
van erken ER+BC
Gefinitib (Iressa
TM
, Astra-
zeneca) 
EGFR yolu inhibitörü
İleri veya 
metastatik NSCLC
Imatinib mesylate (Glee-
vec®, Novartis Pharmaceu-
ticals Corporation) 
ABL yolu inhibitörü
CML opere edile-
meyen GIST
Lapatinib (Tykerb®, Gla-
xoSmithKline)
HER2 yolu inhibitörü 
Tedaviye yanıt ver-
meyen HER2+mBC
Letrozole (Femara®, No-
vartis Pharmaceuticals 
Corporation) 
Aramatoz inhibitörleri 
mBC, adjuvan 
erken HR+BC
Sorafenib (Nexavar®, bayer 
HealthCare/Onyx Pharma-
ceuticals) 
TK yolu inhibitörü
İlerlemiş RCC
Sunitinib (Sutent®, Pfizer 
Inc.)
TK yolu inhibitörü
Tedaviye yanıt 
vermeyen GIST, 
ilerlemiş RCC
Gelişme aşamasında olan 
hedef ajanlar (faz 3)
Pazopanib (GlaxoSmith-
Kline) 
Çok hedefli reseptör 
tirozin kinaz 
inhibitörü(VEGFR1-3, 
PDGFR-a/b, ve CD-117)
STS
Rida forolimus (ARIAD 
pharmaceuticals, Inc./
Merc&Co.Inc)
mTOR inhibitörü
mSTS, metastastik 
kemik sarkomu
Vandetanib (AstraZeneca) 
EGFR yolu inhibitörü
Tedaviye yanıt 
vermeyen veya 
ilerlemiş NSCLC
XL-184 (Exelixis,Inc) 
Antianjiogenesi, MET /
EGFR2 inhibitörü
MTC 
 
“Uyum”  bakım  sağlayıcılar  tarafından  önerilen  günlük 
tedavilere  zaman,  doz  ve  sıklık  açısından  uyum  derecesi  ve 
ölçüsüdür. Kanserli hastalarda ilaca uyumsuzluk oranı diyabet 
ve  hipertansiyon  gibi  kronik  hastalığı  olan  bireylerdeki  gibi 
yüksek  orandadır.  Hastaların  oral  antikanser  ilaç  uyum  veya 
direncini,  tedaviye  ilişkin  bilgi  yetersizliği,  etkileşim  olasılığı 
olan diğer ilaçlarla alınması, ilaç dozlarının yemek alım saatleri 
ile ilişkisi, ilaçların maliyeti, ve yan etkileri gibi pek çok faktör 
etkilemektedir. Bazı vakalarda ilaçların görünümü, rengi, tadı 
ve ilaçların tablet sayısı uyumu etkileyebilmektedir. Tablo 2’de 
görüldüğü gibi bu faktörler hasta ile ilişkili, tedavi ile ilişkili ve 
sistem ile ilişkili faktörler olmak üzere 3 kategoride sınıflanabilir 
ve bu faktörler içsel olarak diğerleri ile bağlantılıdır.
Tablo 2: Oral ilaç tedavisine uyumu etkileyen faktörler
Hastaya özgü faktörler
Tedavi ile ilişkili faktörler
Sağlık bakım sağlayıcıları ile 
ilgili faktörler
Hastanın sağlık inançları
•  Hastanın algıladığı tedavi yararı
•  Hastanın sağlık bilgisi
•  Hastanın tedavi planını anlaması ve tedavi girişimlerine yönelik 
hastanın gereksinimleri
Hasta öyküsü 
•  Uyumsuzluk öyküsü
•  Mental hastalık öyküsü
•  Madde bağımlılığı öyküsü
Hastanın sabit bir kalma yerinin olmama öyküsü
Aile/sosyal destek 
•  Hastane vizitlerinde evde ve yatarak tedavide 
bakım verenlerin yardımı, 
Tedavi  maliyeti
Hasta yardım programlarına veya sağlık sigortasına ulaşma 
Yaşlılığa özgü faktörler 
• Görsel ve bilişsel bozukluk
• Hafıza yetersizliği
• Fiziksel sınırlılıklar 
• Birçok eşlik eden hastalık nedeni ile polifarmasi 
Tedavi rejiminin karmaşık 
olması
•  Doz sıklığı
•  Doz zamanının yiyecek 
alımı ile ilişkisi
•  Eşlik eden ilaç ve tedavi 
sayısı
Tedavi nedeni ile var olan 
davranışsal değişiklikler 
•  Yiyecek ve alkol sınırlaması 
Tedavi süresi
Yan etkiler 
•  Sıklık, şiddet, tip, yönetim 
Sağlık bakım sağlayıcıları 
ile ilişki
•  Gözetim, izlem, iletişim, 
yönlendirme, izlem 
Uyumluluk ve yeterlilik 
•  Yer, açık saat, 
programları 
kolaylaştırma
Bakım sürekliliği
•  Hizmetlere 
ulaşılabilirliği 
Hastanın ilaç tedavisine uyumunu arttırmak için öncelikle etkin 
ve  güvenli  oral  antikanser  tedavisinin  uygun  olup  olmadığını 
belirlemek  için  hastanın  dikkatli  bir  ilk  tıbbi  değerlendirmesi 
yapılmalıdır.  Hastanın  aktif  rolde  olması  oral  antikanser 
tedavisine  yeterli  uyumunu  sağlamak  için  gereklidir.  Bu 
nedenle onkolog, psiko-onkolog ve hemşire tarafından  hasta 
merkezli eğitim yapılmalıdır. Ayrıca sağlık bakım ve evde bakım 
hizmetlerine  kolay  ulaşabilmesi  sağlanmalıdır.  Kompleks  oral 
antikanser  ilaç  planları  konuşularak  ve  hastaya  özgü  plan 
oluşturularak  karmaşık  olan  oral  antikanser  ilaç  tedavisi  iyi 
açıklanmalıdır.  Ayrıca, oral antikanser ilaçların kullanımındaki 
artış  nedeniyle  sağlık  bakım  vericileri  yeni  ajanlar  ve  oral 
antikanser ilaç tedavisi uygulanan kanser hastasının yönetimi 
hakkında  bilgilendirilmelidir.  Onkoloji  hemşireleri  oral 
antikanser  ilaç  tedavisi  alan  hastaların  değerlendirilmesi, 
eğitimi  ve  izlenmesinde  ve  tedaviye  hasta  uyumunun 
arttırılmasına  katkı  sağlamada  ve  sonuçta  klinik  sonuçları 
iyileştirmede  anahtar  role  sahiptir.  Hemşirenin  yan  etkileri 
yönetme, ilaçları temin etme, evde ilaç kullanımında hastaya 
yardımcı olma becerisi hastaların ilaca uyumunu arttırmalarına 
yardımcı olabilir. 
YRD. DOÇ. DR. ÖZNUR USTA YEŞİLBALKAN
EGE ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ, İÇ HASTALIKLARI 
HEMŞİRELİĞİ ABD

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
77
Tablo 2: Oral ilaç tedavisine uyumu etkileyen faktörler
Hastaya özgü faktörler
Tedavi ile ilişkili faktörler
Sağlık bakım sağlayıcıları ile 
ilgili faktörler
Hastanın sağlık inançları
•  Hastanın algıladığı tedavi yararı
•  Hastanın sağlık bilgisi
•  Hastanın tedavi planını anlaması ve tedavi girişimlerine yönelik 
hastanın gereksinimleri
Hasta öyküsü 
•  Uyumsuzluk öyküsü
•  Mental hastalık öyküsü
•  Madde bağımlılığı öyküsü
Hastanın sabit bir kalma yerinin olmama öyküsü
Aile/sosyal destek 
•  Hastane vizitlerinde evde ve yatarak tedavide 
bakım verenlerin yardımı, 
Tedavi  maliyeti
Hasta yardım programlarına veya sağlık sigortasına ulaşma 
Yaşlılığa özgü faktörler 
• Görsel ve bilişsel bozukluk
• Hafıza yetersizliği
• Fiziksel sınırlılıklar 
• Birçok eşlik eden hastalık nedeni ile polifarmasi 
Tedavi rejiminin karmaşık 
olması
•  Doz sıklığı
•  Doz zamanının yiyecek 
alımı ile ilişkisi
•  Eşlik eden ilaç ve tedavi 
sayısı
Tedavi nedeni ile var olan 
davranışsal değişiklikler 
•  Yiyecek ve alkol sınırlaması 
Tedavi süresi
Yan etkiler 
•  Sıklık, şiddet, tip, yönetim 
Sağlık bakım sağlayıcıları 
ile ilişki
•  Gözetim, izlem, iletişim, 
yönlendirme, izlem 
Uyumluluk ve yeterlilik 
•  Yer, açık saat, 
programları 
kolaylaştırma
Bakım sürekliliği
•  Hizmetlere 
ulaşılabilirliği 
Hastanın ilaç tedavisine uyumunu arttırmak için öncelikle etkin 
ve  güvenli  oral  antikanser  tedavisinin  uygun  olup  olmadığını 
belirlemek  için  hastanın  dikkatli  bir  ilk  tıbbi  değerlendirmesi 
yapılmalıdır.  Hastanın  aktif  rolde  olması  oral  antikanser 
tedavisine  yeterli  uyumunu  sağlamak  için  gereklidir.  Bu 
nedenle onkolog, psiko-onkolog ve hemşire tarafından  hasta 
merkezli eğitim yapılmalıdır. Ayrıca sağlık bakım ve evde bakım 
hizmetlerine  kolay  ulaşabilmesi  sağlanmalıdır.  Kompleks  oral 
antikanser  ilaç  planları  konuşularak  ve  hastaya  özgü  plan 
oluşturularak  karmaşık  olan  oral  antikanser  ilaç  tedavisi  iyi 
açıklanmalıdır.  Ayrıca, oral antikanser ilaçların kullanımındaki 
artış  nedeniyle  sağlık  bakım  vericileri  yeni  ajanlar  ve  oral 
antikanser ilaç tedavisi uygulanan kanser hastasının yönetimi 
hakkında  bilgilendirilmelidir.  Onkoloji  hemşireleri  oral 
antikanser  ilaç  tedavisi  alan  hastaların  değerlendirilmesi, 
eğitimi  ve  izlenmesinde  ve  tedaviye  hasta  uyumunun 
arttırılmasına  katkı  sağlamada  ve  sonuçta  klinik  sonuçları 
iyileştirmede  anahtar  role  sahiptir.  Hemşirenin  yan  etkileri 
yönetme, ilaçları temin etme, evde ilaç kullanımında hastaya 
yardımcı olma becerisi hastaların ilaca uyumunu arttırmalarına 
yardımcı olabilir. 
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin