Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə29/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   100
Arab Azer1


fî allâhi

: Allah hakkında

fî a'nâkı-him

: onların boyunlarında

fî ardı allâhi

: Allah'ın arzında

fî ashâbi el cenneti

: cennet ehli (halkı) arasında

fî asli

: dibinde

fî âyâti allâhi

: Allah'ın âyetleri hakkında

fî âyâti-nâ

: âyetlerimiz konusunda, hakkında

fî âyâti-nâ

: âyetlerimiz hakkında

fî aynin

: pınar içinde, pınarda

fî azâbi

: azap içinde

fî âzâni-him

: kulaklarının içine, kulaklarına

fî ba'dın

: bir kısmı içinde

fî bahrin

: denizde

fî benâti-ke

: senin kızlarında, kızların hakkında, konusunda

fî beytihâ

: onun evinde

fî burûcin

: kalelerde, burçlarda

fî butûni

: karınlarında

fî butûni-hi

: onun karnında

fî buyûti-kum

: evlerinizin içinde, evlerinizde

fî cehenneme

: cehennemin içine, cehenneme

fî cennâti adnin

: adn cennetlerinde

fî cennâtin

: cennetler içinde

fî cennâtin naîmi

: naim cennetlerinde

fî cevvi es semâi

: semanın hava boşluğunda, havada

fî ceybi-ke

: koynuna

fî cîdi-hâ

: onun boynunda vardır

fî dalâlin

: dalâlette, sapıklık içinde

fî dâri-kum

: yurdunuzda

fî dayfî

: misafirlerim arasında, yanında

fî daykın

: sıkıntı içinde

fî dîni allâhi

: Allah'ın dîni hakkında (konusunda)

fî dîni el meliki

: melikin dîninde, milletinde, kurallarında

fî dîni-him

: dînleri hakkında

fî diyâri-him

: yurtlarında, diyarlarında

fî diyâri-him

: kendi diyarlarında, yurtlarında

fî ed dalâleti

: dalâlette

fî ed derki

: tabakasında

fî ed dîni

: dîn hakkında, din konusunda, dinde, dini

fî ed dîni

: dînde

fî ed dunyâ

: dünyada: dünya hakkında

fî ed dunyâ ve el âhıreti

: dünyada ve ahirette

fî ed dunyâ,

: dünyada

fî efvâhi-him

: ağızlarına

fî ehli medyene

: Medyen halkı içinde

fî ehli-nâ

: ailemiz içinde, ailemizle beraberken

fî el âhıreti

: ahirette, ahiret hayatı yanında

fî el âhirîne

: sonrakiler arasında

fî el a'râbi

: Araplar'ın arasında

fi el ardı

: yeryüzünde: bu yerde

fi el ardı

: yeryüzünde

fî el azâbi

: azabın içinde, azapta

fî el bahri

: denizin içinde, denizde, denize doğru

fî el be'sâi

: sıkıntıda, musîbet isabet ettiği zaman, hastalıkta

fî el bilâdi

: şehirler arasında, şehirlerde, beldelerde

fî el buyûti

: evlerin içinde, evlerde

fî el cahîmi

: alevli yanan ateşin içine

fî el cenneti

: cennette

fî el emri

: emirde (emrimde)

fî el emri

: emir hakkında

fî el emri

: işler konusunda

fî el emvâli

: malda, mal konusunda

fî el en'âmi

: hayvanlarda

fî el erhâmi

: rahimlerde, rahimler içinde

fî el esvâkı

: çarşılarda

fî el evvelîne

: evvelkilerin arasında, içinde

fî el fulki

: gemi içinde, gemide

fî el gâbirîne

: geriye kalanların içinde

fî el gurufâti

: yüksek yerlerde, yüksek makamlarda

fî el haccı

: hacta

fî el haccı

: hacda

fî el hâfireti

: eski hal, ilk hal (izi üzerinde geri dönme)

fî el halkı

: yaratışta, yaratmada

fî el hayâti

: hayatta

fî el hayâti ed dunyâ

: dünya hayatında

fî el hayrâti

: hayırlarda, hayırlara

fî el hilyeti

: ziynet içinde, süs eşyaları arasında

fî el hisâmi

: mücâdele içinde, mücâdelede

fî el hutameti

: hutamenin içine, hutameye, tutuşturulmuş ateşe

fî el ilmi

: ilimde, bilgide

fî el katlâ

: öldürülme hakkında

fî el katli

: öldürmede

fî el kehfi

: mağarada, mağara içinde

fî el kısâsı

: kısasta

fî el kitâbi

: kitapta (vardır)

fî el kubûri

: kabirlerde

fî el kufri

: küfür konusunda

fî el kur'âni

: Kur'ân-ı Kerim'de

fî el kurbâ

: yakınlıkta

fî el leyl

: gecenin içine

fî el mahîdi

: hayz (ay) hallerinde, hayz zamanında

fî el mecâlisi

: meclislerde

fî el medâciı

: yataklarında

fî el medâini

: şehirlere

fî el medâini (medine)

: şehirlerde, şehirlere (şehir)

fî el medîneti

: şehirde

fî el mehdi

: beşikte

fî el menâmi

: uykuda

fî el mesâcidi

: mescidlerde, mecsidlerin içinde

fî el mesâcidi

: mescidlerde, mecsidlerin içinde

fî el mihrâbi

: mihrapta

fî el mulki

: mülkte

fî el ukadi

: düğümlere

fî el ukuli

: yenmesinde (tadında, lezzetinde ve kokusunda v.s)

fî el ûlâ

: evvelde

fî el ummiyyîne

: okuma yazma bilmeyenler, ümmîler hakkında

fî el yemmi

: denize, denizin içine

fî ellezîne

: o kimseler içinde, arasında

fî emrî

: işimde

fî emrî

: işimde

fî emrin

: iş içinde

fî emri-nâ

: işimizde

fî emvâli-kum

: kendi mallarınız konusunda, hususunda

fî emvâli-nâ

: mallarımız hakkında, konusunda, mallarımıza

fî en nâri

: ateş içinde, ateşte

fî en nehâri

: gündüzün içine

fî en nisâi

: kadınlar hakkında

fî en nucûmi

: yıldızlarda, yıldızlara

fî enfusi-him

: onların nefslerindekileri

fî enfusi-hinne

: kendi nefslerinde, kendi kendine,

fî enfusi-kum

: sizin nefslerinizde, kendinizde

fî er rızkı

: rızıkta, rızık konusunda

fî erhâmi-hinne

: onların rahimlerinde

fî es saîri

: alevli ateş içinde, cehennemde

fî es sebti

: cumartesi gününde

fî es sefîneti

: bir gemiye

fî es semâi

: semada, gökyüzünde vardır

fî es semâvâti

: semalarda, göklerde

fî es serdi

: örgü şeklinde, iç içe halkalar halinde

fî es serrâi

: bolluk içinde, bollukta

fî es sicni

: zindanda

fi es silmi

: silm'e, teslime (ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmeye

fî es sudûri

: göğüslerde

fî es sudûri (es sadru)

: sinelerde, göğüslerde (göğüs)

fî es suhufî

: sayfalarda var

fî es sulusi

: üçte birinde, üçte birine

fî es sûri

: sur'un içine, sur'a

fî et turâbi

: toprağın içine, toprağa

fî evlâdi-kum

: (sizin evlâdınız) evlâtlarınız hakkında

fî eymâni-kum

: yeminleriniz konusunda, hakkında

fî eymâni-kum

: yeminleriniz konusunda, hakkında

fî eyyâmin

: günlerde

fî eyyi sûretin

: hangi surette

fî ez zebûri

: Zebur'da

fî ez zuburi

: semavî kitaplarda

fî ez zulumâti

: karanlıklar içinde

fî fieteyni

: iki topluluk hakkında, toplulukta

fî gafletin

: gaflet içinde

fî gamratin

: gaflette, dalâlette

fî gamretin

: cehalet içinde

fî gayâbeti el cubbi

: kuyunun dibine

fî gıtâin

: perdeli

fî hâ

: onun içinde, orada

fî halkı

: yaratılışında vardır

fî halkı

: yaratılışta

fî halkı es semâvâti

: göklerin yaratılışı hakkında

fî halkın

: yaratılışta yaratılacağınızı

fî harâbi-hâ

: onun harap olması için

fî hayâti ed dunyâ

: dünya hayatında

fî hayâti-kum

: hayatınızda

fî hâzâ

: bunda vardır

fî hâzihi

: bunda

fî hâzi-hi

: bunda, burada

fî hâzihî

: burada

fî hâzihi ed dunyâ

: bu dünyada vardır

fî hi

: onun içinde

fî hi

: onun hakkında

fî hi

: onun hakkında

fî him

: onların arasına, onlara

fî himâ

: ikisinde vardır

fî hinne

: onların içinde, onlarda

fî hukmi-hi

: kendi hükmünde (hükmüne)

fî ibâdî

: kullarımın arasına

fî ibrâhîme

: İbrâhîm'de vardır

fî ibtigâi

: arama konusunda, aramakta

fî karârin

: karar kılmış halde (bir yere yerleşmiş olarak)

fî karyetin

: bir beldenin içine, beldeye, ülkeye

fî kavmi lûtın

: Lut kavmi hakkında

fî kavmi-hi

: kavmi içinde

fî kebedin

: meşakkat, zorluk içinde

fî kehfi-him

: mağaralarının içinde (mağarada)

fî kesîrin

: çoğunda

fî kitâbin

: kitaptadır, kitabın içinde (vardır)

fî kulli ummetin

: bütün ümmetlerin içinde

fî kulli vâdin

: bütün vadilerde

fî kulûbi

: kalplerde

fî kulûbi

: kalplerine

fî kulûbi

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin